Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2019, Marife Dini Araştırmalar Dergisi
…
19 pages
1 file
Kelâm ilminde nedensellik, sebep ile sonuç arasındaki ilişkiyi konu edinmektedir. İster tabiattaki hadiselerle bağlantılı olsun, isterse Allah-âlem ilişkisiyle bağlantılı olsun neden ile sonuç arasındaki ilişkinin zorunlu bir ilişki olup olmadığı hususu nedensellik meselesi bağlamında tartışılmaktadır. Tabiatçı düşünürlere göre her bir nesnede bir tabiat vardır ve âlemdeki tüm olaylar bu tabiatlar doğrultusunda gerçekleşmektedir. Âdet nazariyesinde ise, tabiatta cereyan eden tüm olaylardaki neden-sonuç ilişkisinde bir zorunluluğun olmadığı, sadece alışkanlıklarımız neticesinde bir ilişkinin olduğu kanısına varıldığı ifade edilmektedir. Bu çalışmada tabiattaki hadiselerin hem kendi aralarında hem de Allah Teâlâ ile olan ilişkilerinde bir zorunluluk arz edip etmediği konusu Ebu'l-Hasan el-Eş'arî'nin görüşleri bağlamında ele alınmaktadır. Eş'arî, tabiatta meydana gelen hadiselerin belli bir tabiat doğrultusundan ya da nesnelerin i'timâdlarından mütevellid olarak gerçekleştiği fikrini nedenselliği çağrıştırdığı gerekçesiyle eleştirmektedir. Ona göre tabiatta gerçekleşen tüm olaylar Allah'ın aracısız bir şekilde iradî olarak doğrudan yaratmasıyla meydana gelmektedir. Belli sebepler neticesinde belli sonuçların gerçekleşmesi zorunlu değildir, bilakis sonuçların bu şekilde gerçekleştiğine dair yaklaşım insanın alışkanlıklarından kaynaklanmaktadır. Eş'arî ve takipçisi kelâmcılar tabiattaki hadiselerde bir belirsizlik ya da düzensizliğin varlığına karşı çıktıkları gibi, sebebin sonucunu doğurduğu şeklindeki nedensellik görüşüne de karşı çıkmaktadırlar.
2019
Kelâm ilminde nedensellik, sebep ile sonuç arasındaki ilişkiyi konu edinmektedir. İster tabiattaki hadiselerle bağlantılı olsun, isterse Allah-âlem ilişkisiyle bağlantılı olsun neden ile sonuç arasındaki ilişkinin zorunlu bir ilişki olup olmadığı hususu nedensellik meselesi bağlamında tartışılmaktadır. Tabiatçı düşünürlere göre her bir nesnede bir tabiat vardır ve âlemdeki tüm olaylar bu tabiatlar doğrultusunda gerçekleşmektedir. Âdet nazariyesinde ise, tabiatta cereyan eden tüm olaylardaki neden-sonuç ilişkisinde bir zorunluluğun olmadığı, sadece alışkanlıklarımız neticesinde bir ilişkinin olduğu kanısına varıldığı ifade edilmektedir. Bu çalışmada tabiattaki hadiselerin hem kendi aralarında hem de Allah Teâlâ ile olan ilişkilerinde bir zorunluluk arz edip etmediği konusu Ebu‘l-Hasan el-Eş‘arî’nin görüşleri bağlamında ele alınmaktadır. Eş‘arî, tabiatta meydana gelen hadiselerin belli bir tabiat doğrultusundan ya da nesnelerin i‘timâdlarından mütevellid olarak gerçekleştiği fikrini nedenselliği çağrıştırdığı gerekçesiyle eleştirmektedir. Ona göre tabiatta gerçekleşen tüm olaylar Allah’ın aracısız bir şekilde iradî olarak doğrudan yaratmasıyla meydana gelmektedir. Belli sebepler neticesinde belli sonuçların gerçekleşmesi zorunlu değildir, bilakis sonuçların bu şekilde gerçekleştiğine dair yaklaşım insanın alışkanlıklarından kaynaklanmaktadır. Eş‘arî ve takipçisi kelâmcılar tabiattaki hadiselerde bir belirsizlik ya da düzensizliğin varlığına karşı çıktıkları gibi, sebebin sonucunu doğurduğu şeklindeki nedensellik görüşüne de karşı çıkmaktadırlar. Anahtar Kelimeler Kelâm, Ebu’l-Hasan el-Eş‘arî, Nedensellik, İ’timâd, Âdet The causality in Kalâm subjects the relationship between cause and result. Whether it is connected with the events in nature, or connected with the relationship between Allah and the world, whether the relation between cause and result is compulsory or not is discussed with the scope of causality. According to naturalist thinkers, there is a nature in every object and all events in the universe take place in accordance with these natures. It is stated that, in the theory of custom, it is concluded that there is no obligation in the cause-effect relationship in all events occurring in nature and that there is a relationship only as a result of our habits. In this study, it is discussed in the context of Abu'l-Hasan al-Ash’arî's views whether the events in nature present a necessity both among themselves and in their relations with Allah Teâla. Ash’arî criticizes the notion that the events taking place in nature occur as a result of a certain nature direction or the i'timāds of objects, on the grounds that it evokes causality. According to him, all events taking place in nature occur by direct and voluntary direct creation of Allah. It is not necessary for certain results to be realized as a result of certain reasons, on the contrary, the approach that results in this way stems from human habits. Al-Ash'ari and his follower theologians object to the existence of uncertainty or irregularity in natural phenomena, as well as the notion of causality that causes the result of necessity. As Ash’ari and his follower theologians oppose the existence of uncertainty or disorder in the natural events, they also object to the view of causation that necessarily causes the result. Anahtar Kelimeler Kalam, Abū al-Ḥasan al-Ashʿarī, Causality, I'timād, Custom
Dinbilimleri akademik araştırma dergisi, 2010
Özet 12. yüzyıl ilim ve kültür merkezî Bağdat'ta yaşamış olan ve Meşşâî felsefeye yönelttiği önemli tenkitleriyle tanınan filozof ve tabip Ebü'l-Berekât el-Bağdâdî (1077-1152), ilerleyen yaşında İslamiyet'i seçmiş Yahudi asıllı bir filozof olarak felsefî düşüncenin evrensel ve birikimsel yapısının en çarpıcı örneklerinden biridir. Özellikle Aristotelesçi felsefeye yönelik eleştirileri ve Sünnî akideye uygun görüşleriyle öne çıkan Ebü'l Berekât el-Bağdâdî'nin, felsefenin merkezî konularından biri olan nedensellik hakkındaki görüşlerinin ve bu bağlamda Meşşâî gelenek içindeki konumunun tespiti ve değerlendirmesi, bu makalenin konusunu oluşturmaktadır.
2016
Insanoglunun bu âlemde meydana gelen degisimleri ve dogal olaylari aciklamak icin basvurdugu en onemli kavram nedenselliktir. Aristo metafiziginin etkisiyle Islam dunyasina girmis olan bu kavram uzerinde oldukca cetin tartismalar olmustur. Kavramin Islam filozoflari tarafindan Muslumanlarin dusunce dunyasina aktarilmasiyla mesele farkli bir boyut kazanmistir. Bu durum zaman icinde fikrin muhteva ve uslup acisindan zenginlesmesini saglamistir. Gazâli, nedensellik kavrami uzerine fikir yuruten Islam dusunurlerinin onde gelenlerinden biridir. Gazâli'nin Es'ari kelam okuluyla genel olarak ayni cizgide oldugu ve nedenselligin icerdigi zorunluluk fikrini reddettigi genel kabuldur. Ancak Gazâli'nin nedensellige tamamen karsi oldugu gorusu hali hazirda tartisilmasi gereken bir husustur. Onun, nedensellik dusuncesinin icerdigi zorunluluk fikrine karsi ortaya koydugu kavram âdetullah'tir. O, bu kavramla hem sebep-sonuc zincirinin zorunlu olmadigini ispatlamakta hem de mucizeni...
2019
ÖZ İslam dünyasında Gazzâlî ile başlayan ve İbn Rüşd'de karşılığını bulan tehâfüt (tutarsızlık) tartışması, İslam ortaçağında, kelam (teoloji) ile felsefe geleneklerinin birbiriyle olan eleştirel diyaloglarını irdelemek bakımından bir başlangıç noktası sunar. Tartışma konularının hemen hepsi ilgi çekici olmakla birlikte, tehâfütteki hemen tüm tartışmala-rın düğüm noktasını nedensellik sorununun oluşturduğu söylenebilir. Bilindiği gibi, ortaçağ İslam düşüncesinin iki temel entelektüel akımı olan kelam ile felsefe arasında, nedensellik konusunda köklü bir ay-rışma yaşanmıştır. Kelamdaki nedensellik tartışması, daha çok dinsel bildirilerde yer alan Tanrı'nın kudreti ile Tanrı-evren ilişkisine ait ifa-delerin yorumlanmasına dayanır. Kelamcılar, antik atomcu gelenekten yola çıkarak, parçalı ve süreksiz bir evren modeli geliştirmişler ve İslam dinsel bildirilerini bu model ışığında yorumlamışlar, hem tanrısal hem de doğal düzeyde nedensel zorunluluğu inkâr etmişlerdir. Aristotelesçi anlamda, nesnelerin eylemlerini gerektiren bir doğalarının ve özlerinin olduğunu reddetmişlerdir. Oysa filozoflar, kendilerini Aristoteles'in akılcı ve bilimsel felsefesinin geliştiricisi olarak görmüşlerdir. Felse-fi çevrelerde, Tanrı ilk neden olarak görülmüş, şeylerin tanrısal sudur yoluyla neden-sonuç ilişkisiyle zorunlu olarak varlığa geldiği savu-nulmuş, nesnelerin eylemlerini gerektiren bir doğalarının ve özlerinin bulunduğu ileri sürülmüştür. Filozoflara göre, bir şeyi bilmek demek, o şeyin nedenlerini bilmek demektir; dolayısıyla bir şeyin doğasının ve doğal nedenselliğin inkârı aynı zamanda bilginin inkârı demektir. Bu yüzden nedenselliğin onayı, filozoflar için epistemolojik ve onto-lojik bakımdan yaşamsaldır. İşte Gazzâlî kelam geleneğini, İbn Rüşd ise felsefe geleneğini öncelemiş, bu ikisi arasında tehâfüt geleneğinde doğal nedenselliğin zorunlu olup olmadığı konusunda köklü bir tar
When it comes to coming into being and perishing, as well as occurrences the most important concept that man involuntarily refers to is causality. This concept is the foremost of most important and simple reasoning on of the history of the man that is built as a cumulative and inductive structure. On the other hand, the concept that gains strength in time as it gets more argumentative and reaches wider and more cosmopolite grounds, has been a center of debate throughout the history especially in regard to religious belief. Ghazali is the most eminent one of the pioneer Muslim names who has commented upon causality. Ghazali as one of the key figures of the Islamic world has had a great impact on the Islamic world and acted upon in the West. The concept of causality is the corner stone of this great influence. Through this article we will hold the discussion of his twofold conception of causality (ontic and epistemic) and touch upon its significance within his philosophy. İnsanoğlunun bu âlemdeki oluş ve bozuluşu, etrafında olup biteni açıklamak için gayrı ihtiyari bir şekilde başvurduğu en önemli kavram kuşkusuz nedenselliktir. Bu kavram, birikimsel bir miras üzerine, tümevarımsal bir yapıda inşa edilen insanlık tarihindeki en önemli ve basit aklî çıkarımların başında gelmektedir. Ancak zaman içinde daha argümentatif ve kozmopolit bir muhteva kazanan bu kavram başta inanç olmak üzere, pek çok tartışmanın odak noktası olmuştur. Gazâlî nedensellik kavramı üzerine fikir yürüten en önemli İslam düşünürlerinin başında gelmektedir. Ortaya koyduğu görüşlerle İslam dünyasının en önemli düşünürlerinden biri olan Gazâlî, İslam dünyasını derinden etkilediği gibi Batı düşüncesinde de kayda değer izler bırakmıştır. Nedensellik kavramı da bu etkinin en önemli örneklerinden birisini teşkil etmektedir. Biz bu çalışmamızda onun ontik ve epistemik temelli ikili nedensellik algısını ortaya koyarak, bu kavramın onun felsefesi içindeki önemini tartışmaya çalışacağız.
Abu’l-Barakât al-Baghdâdî (1077-1152), who lived in Baghdad, the center of science and culture in 12th century, and who is a philosopher and physician, well-known with his considerable critiques to peripatetic philosophy, constituted one of the most remarkable samples of universal and cumulative structure of philosophical thought, as a Jewish philosopher originally but in his later ages converted to Islam. The subject of this article comprises the thoughts of Abu-l Barakât el Baghdâdî, prominent with his critiques towards Aristotelian philosophy and his ideas compatible with sunnite creed, in the causality context, one of the central issues of philosophy, and determining his position in the peripatetic tradition and evaluating in this respect. 12. yüzyıl ilim ve kültür merkezî Bağdat’ta yaşamış olan ve Meşşâî felsefeye yönelttiği önemli tenkitleriyle tanınan filozof ve tabip Ebü’l-Berekât el-Bağdâdî (1077-1152), ilerleyen yaşında İslamiyet’i seçmiş Yahudi asıllı bir filozof olarak felsefî düşüncenin evrensel ve birikimsel yapısının en çarpıcı örneklerinden biridir. Özellikle Aristotelesçi felsefeye yönelik eleştirileri ve Sünnî akideye uygun görüşleriyle öne çıkan Ebü’l Berekât el-Bağdâdî’nin, felsefenin merkezî konularından biri olan nedensellik hakkındaki görüşlerinin ve bu bağlamda Meşşâî gelenek içindeki konumunun tespiti ve değerlendirmesi, bu makalenin konusunu oluşturmaktadır.
2004
According to Aristotales physics which is also accepted by Islamic philosophers, material, formal, final and effective reasons are necessary for a thing to come into existence. While the first two which are basic factors forming the body are interior to the physics science, the other two together with extrinsic to the body are metaphysical reasons which cause the body to form. Avicenna, who accepted affective reason as the most basic reason asserting that the structure of the body is determinated by effective reason, defended that the nature is envisaged by God and so causality is an envisaged causality. I’m of the opinion that such an approach which is undervalued in the history of thought will add a different aspect to the causality discussions.
Marife Dini Araştırmalar Dergisi, 2003
2020
Haliç Üniversitesi’nde geçen dört yıllık lisans dönemimin son çalışması olan bu belgeyi, dört uzun yıl boyunca yanımda olmuş, bana güven ve yardımını asla esirgememiş, ne olursa olsun akademiye ve etiğe sadık kalmam gerektiğini bana daima hatırlatmış saygıdeğer hocam Dr. Öğretim Üyesi Nuran Altuner’e ithaf ediyorum. Kendisinden çok şey öğrendim, ömrümün sonuna kadar da öğrenmeye devam edeceğimi umuyorum.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Akademik Platform İslami Araştırmalar Dergisi, 2022
Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2011
Eskiyeni (Online)/Eskiyeni, 2024
DergiPark (Istanbul University), 2011
DSpace - AKÜ (Afyon Kocatepe University), 2019
Yüksek Lisans Tezi, 2021
The Journal of Social Sciences, 2019
Beytulhikme an International Journal of Philosophy, 2012
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2021
The Journal of Academic Social Science Studies, 2020