Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2019, KURULUŞUNUN 50. YILDÖNÜMÜNDE MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ
…
115 pages
1 file
Bu çalışmada; Türk siyasal hayatında 50. yılını tamamlayan Milliyetçi Hareket Partisi'nin kuruluşundan günümüze, dış politika konusunda, Türkiye'nin temel dış politika sorunları bağlamında izlediği siyaset, kurucu merhum Genel Başkanı Alparslan Türkeş ve müteakip Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin eser, açıklama, görüş ve beyanatları esasında incelenmektedir. Milliyetçi-Ülkücü çizginin Türkiye siyasetindeki temsilcisi olan MHP'nin gerek hükümet etme sorumluluğu taşımadığı gerekse bu sorumluluğu koalisyon ortağı olarak taşıdığı dönemlerde, dış politikada Türkiye'nin Kıbrıs, AB tam üyeliği, Türk dünyası, uluslararası terörizmle mücadele, Ermeni meselesi, Ortadoğu sorunları gibi konularda tavizsiz bir duruşu temsil ve teşvik ettiği tespitinde bulunulmaktadır.
ÖZET Birinci Dünya Savaşı sonrası yıkılan Osmanlı Devleti'nin yerini 1922'den itibaren yavaş yavaş genç Türk Devleti almaya başlamıştır. Mustafa Kemal ve Milli Mücadele'de görev almış birçok subay yeni devleti meydana getirmede önemli rol oynamış, ülkenin rejiminin belirlenmesinden sonra Cumhuriyet Halk Fırkası'nı kurmuşlardır. Kurulan bu yeni devletin dış politikada öncelikli adımları, bakiyesi olduğu devletten miras kalan sorunların çözülmesi ve verdiği milli mücadele sonucunda kendi lehine ve misakı milliye uygun bir barış antlaşması yapmaktır. Ancak dış politikadaki hamleler ve diplomasi atakları ne derecede bu amaçlara hizmet etmiştir ne derece etmemiştir objektif olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Tek parti döneminde 1922 – 1950 arası dönemde ülke, bakiyesi olduğu devletin aksine " dişi " bir dış politika benimsemiştir. Tabii bu politikanın belirlenmesinde ülkenin 1878-1922 arası yaşadığı savaş dönemi ve yıkım etkili olmuştur. Bu tehdit algısı sebebiyle ve savaş paranoyasından dolayı ülke yöneticileri, diplomatik şekilde elde edilebilecek birçok kazanımda çekimser kalmış ve fırsatları kaçırmıştır. Siyasi tarihimizin bu dönemi değerlendirilirken, o zamanın şartlarını göz önüne almalı ve belirlenen politikalar haricinde nasıl bir strateji izlenebilirdi, hangi diplomatik adımlar atılabilirdi konularında fikir yürütülmelidir. Tüm bu çalışmaların amacı tarihimizin bu sahnesinden öğretiler oluşturmak ve benzer olaylar gelişebileceğini bilerek daha iyi stratejiler için altyapı oluşturulmasıdır.
Türkiye'nin NATO'ya katılmasından sonraki dış politikasında gözlemlenen 'Batılı olmuşluk' düşüncesi yalnızca iktidarda değil, muhalefet ve basında da gözlemlenmektedir. Özellikle 1954-1958 yılları arasında Türkiye'nin Bağdat Paktı çerçevesinde geliştirdiği Ortadoğu politikaları, dış politikasının tamamıyla Batı eksenine girdiği sürecin göstergesi olmuştur. Bu süreç aynı zamanda Türkiye'nin bundan sonra izleyeceği dış politikasını önemli ölçüde etkileyen bir değişimi ifade etmektedir. 1954 yılında yayın hayatına başlayan ve tarafsız bir yayın organı olma iddiasında olan Akis dergisi dış politikadaki bu değişimin ayrıntılarının izlenebildiği bir yayındır. Bu çalışmada 1954-1958 yılları arasındaki Türk dış politikasına dair Akis dergisinde yer alan yorum ve eleştiriler incelenmiştir. Bu şekilde Akis dergisinin dış politikaya yaklaşımı incelenirken, bu dönemde iktidar, muhalefet ve kamuoyunda hâkim olan dış politika anlayışına dair de bir fikir edinilmesi amaçlanmıştır. Çalışmada Demokrat Parti dönemindeki dış politika gelişmelerinden kısaca bahsedildikten sonra Akis dergisi kısaca tanıtılmış, derginin iktidar ve muhalefet partileri karşısındaki tutumuna da değinilmiştir. Daha sonra dergide yer alan dış politika eleştirileri üzerinden dış politikaya yaklaşımı incelenmiştir. Sonuç olarak da bu derginin akademik metinler için bir referans kaynağı olup olamayacağı tartışılmıştır.
Uluslararası İlişkiler Dergisi, 2020
Türkiye'de Uluslararası İlişkiler [Uİ] eğitiminin öncülleriyle Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanmaya başladığı 19. yüzyılın ikinci yarısında karşılaşılır. Fünun-ı Diplomatika, Tarih-i Siyasi ve Hukuk-ı Beyneldüvel gibi derslerde bugün Uİ disiplinine özgü olarak tanımladığımız konular ele alınır. 20. yüzyılın ilk çeyreğinde Beynelmilel Münasebetler adı altında ilk derslerin verilmeye başlamasından sonra disiplinin diğer sosyal bilim dallarından ayrılıp kurumsallaşması Soğuk Savaş yıllarına rastlar. Bu çalışma, Türkiye'de Uluslararası İlişkiler disiplininin soy kütüğünü, disiplinin adlandırılmasında kullanılan siyaset, dış politika, dış münasebetler, beynelmilel, enternasyonal, arsıulusal ve uluslararası gibi temel kavramların yakın tarihimizde uğradıkları anlam duraklarını izleyerek açıklamaya çalışmaktadır. Sözkonusu kavramların nasıl dönüştüğü, disiplininin Türkiye'nin toplumsal-siyasal gerçekliği ile nasıl etkileştiği türünden sorular Türkiye'de Uİ disiplininin gelişimini tarihsel bir süreç içinden kavramamıza olanak tanımaktadır.
2019
14 Mayıs 1950 tarihinde Türkiye'de 27 yıllık Cumhuriyet Halk Partisi İktidarı el değiştirmiş ve Türk siyasal yaşamında 1946 yılında çok partili döneme geçişi sağlayan Demokrat Parti, 1950 seçimlerinden birinci parti çıkarak tek başına hükümet olmuştur. Demokrat Parti, iktidara geldiği dönemde Komünizmin tehditlerinden korunmak için ABD ile iş birliğine yönelmiş; özellikle ekonomik anlamda alınan yardımlar ve destekler bir süre sonra Türkiye’nin ekonomisini Batı’ya bağımlı hale getirmiştir. Sırasıyla yaşanan Eisenhower Doktrini, Kıbrıs Sorunu ve Suriye Krizinin, Türk Basınına yansıması, çözümlemeleri ile birlikte gösterilmeye çalışılmıştır. İstanbul-2019
2024, 2024
Parti Dönemi Türkiye'nin Dış Politikası (1957-1960) başlıklı Lisans tezinin bilimsel, etik ve değerlere uygun, özgün bir çalışma olduğunu, aksinin tespitinde her türlü yasal yaptırımı kabul edeceğimi beyan ederim.
Cumhuriyetin Yüzüncü Yılında Dış Politika ve Milli Güvenlik, 2023
Türk Akademisi Siyasi Sosyal Stratejik Araştırmalar Vakfı (TASAV) olarak; Türk milletinin gelişimine ve yükselmesine katkı sağlamak, sosyal ve entelektüel beslenmeye takviyede bulunmak, kazanımlarıyla birlikte Cumhuriyetimizi yarınlara daha güçlü bir şekilde taşımak ve ilelebet pâyidar kılmak inanç ve iradesiyle kalıcı eserler oluşturmayı amaçladık. Bu doğrultuda, Türkiye’nin tarihî ve kültürel müktesebatını, bölgesel ve küresel gelişmeleri ve ülkemizin önünde duran fırsat ve riskleri göz ardı etmeden gelecek vizyonu oluşturabilecek yeni fikir ve politikaları gün ışığına çıkarmak gayesiyle, “Cumhuriyetin 100. Yılı” adında bir kitap dizisi oluşturarak Türkiye’nin bir asırlık gelişim sürecini tahlil etmeye gayret ettik. Odak noktası “Lider Ülke Türkiye” vizyonu olmak üzere, Türk tarih ve kültür hayatına, siyasî, askerî ve hukukî alana ilişkin gelişmeler, dış politika, güvenlik, ekonomik ve sosyal sektörler gibi farklı disiplinlerde alanında uzmanlaşmış akademisyenlerce hazırlanan makalelerden oluşan kitaplarımızda; tarihî süreç analizi yanında daha gelişmiş, müreffeh bir Türkiye’ye erişilmesini ve ülkemizin küresel ölçekte belirleyici olmasını mümkün kılacak yeni fikir ve politikalar da irdelenmiştir.
Turkish Foreign Policy During Ataturk’s Era 1920-1938, 2021
Atatürk savaştan sonraki dış politika uygulamalarını "yurtta barış, dünyada barış" olarak tanımlamıştır. Atatürk düşüncesinde dış politika mutlaka iç politikaya dayandırılmalıdır. Uzun savaş ve işgal yıllarının neticesinde yanmış yıkılmış ülkenin imarı ilk hedef olmuştur. Bütün bunları yapmak için savaştan mümkün olduğunca uzak durmaya çalışmıştır. Ancak savaştan uzak durmak demek milli haklardan vaz geçmek anlamında değildir. Ülkesinin askeri ve ekonomik sınırlarını bilerek gerçekçi bir dış politika uyguladı. Dünya gelişmelerini yakından takip ederek, uluslararası paktlara katıldı. Dünya ve bölge gelişmeleriyle uyumlu olarak ikili ilişkilerde her türlü barışçı unsuru kullandı. Ülkeyi savaşa sokmadan hakların müdafaası için diplomasinin her türünü kullanmıştır. İngilizlerin Akdeniz hâkimiyeti için Alman ve İtalyanlara mukabil, Türkiye'yi çok değerli bir müttefik olarak görmeye başlaması ve kendi safına çekmeye çalışmasını doğru değerlendirmiştir. Daima milleti en uygar seviyeye çıkarmaya çalışan Atatürk, barış içinde gelişmeye ve çağdaşlaşmaya inanan bir liderdi. Savaşı milletin isteklerinin gerçekleşmesi için kullanılabilecek son çare olarak görmüş ve devamlı değişen uluslararası gelişmelere karşı milletin menfaatini korumak üzere hazır bulunmayı temel hedef olarak saptamıştır.
İRAN VAKIFLARI: Dış Politika Arkasındaki Yumuşak Güç, 2021
İran vakıflarının İran’ın ekonomisi, iç politikası ve dış politikasındaki etkisi çok büyüktür. Bazı tahminlere göre vakıf ve benzeri kurumlar, İran ekonomisinin %40’ına hâkimdir. İran yasaları uyarınca vakıflar vergi ödemekten muaf tutulmuştur. Ayrıca diğer kamu veya özel kurumlar gibi denetime de tabi değillerdir. Vakıfların maddi açıdan güçlü ve denetlenemez kurumlar olması, bu kurumları İran’ın yurtdışı faaliyetlerinde etkili bir konuma getirmektedir. Vakıflar görünüşte özgürdür; ancak derin bir bağla İran devletine bağlıdır. Bu durum, İran’ın yurtdışında yumuşak güç oluşturma politikası bağlamında vazgeçilmez bir fırsat sağlamaktadır. Bu çerçevede çalışma iki bölümden oluşmaktadır. Birinci kısımda yumuşak gücün dış politikadaki önemine odaklanılmaktadır. İkinci kısımda, vakıfların İran devleti ve toplumundaki konumunu tartışılmakta, daha sonra ise bonyadlar; "İnsani yardım vakıfları”, "kültürel vakıflar” ve "dini vakıflar” olmak üzere üç ayrı bölümde incelenmektedir. Her vakfın kurumsal yapısı ve faaliyet alanı ele alınmakta, ardından bu kurumların yurtdışındaki etkinlikleri ve İran dış politikası açısından önemi analiz edilmektedir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Toplum ve Bilim , 2015
Praksis, no: 18, 2009
İNSAN VE TOPLUM BİLİMLERİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ, 2016
Anemon Muş Alparslan Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2020
İki Zamanın Politikacısı: Halil Menteşe, 2023
Research Paper , 2018
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
Alternatif Politika, 2013
TÜRK DIŞ POLİTİKASI, 2020
Vankulu Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2021