Directory

(PDF) İmam-ı Eşari ve Eşarilik

İmam-ı Eşari ve Eşarilik

2019, Ehl-i Sünnet'in Reislerinden İmam-ı Eşari ve Eşarilik

Ebû’l-Hasen el-Eş‘arî, kendine özgü hayat hikayesi, ortaya koyduğu fikrî mücadele ve bu mücadeleyi somutlaştırdığı çok sayıda eseri ile İslam düşünce geleneğinde kalıcı etki bırakmış bir kimsedir. Kendine özgüdür; çünkü onun gibi bir gelenek içerisinde yetişip başka bir geleneğe geçen ve yeni bir düşünce muhiti içerisinde bu kadar başarılı olabilen çok fazla isim yoktur. On yaşından kırklı yaşlarına kadar yaklaşık yirmi beş yıl boyunca Mu‘tezilî gelenek içerisinde bulunmuştur; kendi zihin ve gönül dünyasında ne kadar sürdüğü belli olmayan, ama az da olmadığı anlaşılan derin bir iç kriz süreci yaşamış ve aşama aşama Mu‘tezilî gelenekten kopmuştur. Onun bu geleneği köklü bir şekilde terk ettiği hususu, tartışmaya mahal bırakmayacak ölçüde genel kabul görmüştür. Ancak Mu‘tezile’yi terk ettikten sonra ne yaptığı, hangi gelenek veya geleneklere katıldığı ve nasıl bir düşünce portresi ortaya koyduğu gibi hususlar bağlamında çok sayıda farklı yaklaşım ortaya konulmuştur. Mu‘tezilî cenahtan bakınca Eş‘arî, yaptığı tercihle kelamcı olmaktan vazgeçmiş ve Ehl-i Hadîs’in saflarına katılmıştır. Maturidi zaviden bakınca Mu‘tezile’yi terk etmiş, sonra da Ehl-i Hadîs’in kelamcısı olmuştur. Kendisinin görüşlerini sahiplenen Ehl-i Hadîs’in Şâfiî ve Mâlikî kanadı için Eş‘arî, Mu‘tezile’ye karşı koyabilen, böylelikle de sadece Ehl-i Hadîs değil, aynı zamanda Ehl-i Sünnet kelamını başlatan kimsedir. Ehl-i Hadîs içerisinde daha katı bir yaklaşıma sahip olan Hanbelilere göre ise o, kelamcı kimliğini Ehl-i Hadîs içerisinde devam ettiren, bu haliyle de Ehl-i Hadîs’e Mu‘tezilî kelamcılardan bile daha fazla zarar veren bir kimsedir. Farklı zaviyelerden bakınca beliren böylesi bir tablo, Eş‘arî’nin Mu‘tezile’den ayrıldıktan sonraki adresinin neresi olduğu sorusunu askıda bırakmaktadır. Cevap ne sadece Ehl-i Sünnet ne de sadece Ehl-i Hadîs’tir. Bu durum, Eş‘arî’nin Mu‘tezile sonrası sürecini yalnızca kendisiyle mukayyet olmayan geniş bir düzlemde ele almayı gerekli kılar. Bu geniş düzlemi, dört parçadan oluşan bir matruşkaya benzetmek de mümkündür. En dışta Ehl-i Sünnet yer alır; bunu sırasıyla, Ehl-i Hadîs, Ehl-i Hadîs’in Şâfiî kanadı ve Küllâbîlik izler. Eş‘arî’nin yeni muhitindeki esas varlık zemini Küllâbîlik’tir. Kendisinden hemen sonraki süreçte yazılmış pek çok kaynakta, Eş‘arî’nin Mu‘tezile’den ayrıldıktan sonra Abdullah b. Küllab’a nispetle Küllâbîlik olarak isimlendirilen geleneğe katıldığı kaydedilir. Eş‘arî, Mu‘tezilî süreçte elde ettiği akılcı düşünme biçimini artık Küllâbîlik saflarında işlevsel hale getirmektedir. Bu haliyle, hem Küllâbîliği çevreleyen Ehl-i Hadîs’e hem de Ehl-i Hadîs’i içine alan Ehl-i Sünnet’e hizmet etmektedir. Eş‘arî için geçerli olan perspektif farklılaşmasının daha fazlası Eş‘arîlik için geçerlidir. Eş‘arîlik, Küllâbî gelenek içerisinde faaliyet gösteren ve Eş‘arî’nin de aralarında bulunduğu kelamcıların görüşlerinin, Eş‘arî’nin görüşleri merkeze alınarak inşa edilmesiyle oluşmuş bir mezheptir. Eş‘arî’nin Bâhîlî ve İbn Mücâhid et-Tâî gibi öğrencilerilerinin öğrencileri olan Bâkıllânî, İbn Fûrek ve Ebû İshâk el-İsferâyînî bu inşa sürecinin temel aktörleridir. Bu üç isim, Eş‘arîlik adıyla bildiğimiz kelam ekolünün gerçek mimarları hüviyetindedir. Onların farklı itikadi, kelami ve felsefi eğilimlerle hesaplaşarak ortaya koydukları çaba, kendilerinden sonraki süreçte de artan bir ivmeyle varlığını sürdürmüştür. Zaman zaman bölgesel dinamiklere bağlı olarak farklı şekiller almakla birlikte, Eş‘arîlik 5./11. yüzyıldan günümüze gelinceye kadar hem genel anlamda İslam düşüncesinin hem de Ehl-i Sünnet’in hakim itikadi ve kelami eğilimi olmayı sürdürmüştür. Eş‘arîlik adı altında oluşan bütün bu tarihsel ve düşünsel mirasın merkezinde elbette Eş‘arî vardır; ancak Mu‘tezile’den ayrıldıktan sonra içinde yer aldığı ve faaliyette bulunduğu geleneği sadece ona indirgemek doğru değildir. İçinde bulunduğu geleneği geniş ve bütünsel bir düzlemde ele almadan ne Eş‘arî’yi ne de Eş‘arîliği anlamak kolaydır. Böylesi bir farkındalıktan hareketle oluşturulan bu çalışmanın, Eş‘arî’nin ve Eş‘arîliğin kendi tabi bağlamı içerisinde anlaşılması ve yorumlanmasına vesile olması en büyük temennimizdir.