Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
11 pages
1 file
Osmanlı İmparatorluğu’nun bu toplaklarda bulunduğu zaman diliminde, burada huzur, refah ve asalet Türk milleti tarafından sağlanmıştır. Ecdâdımızdan bize emanet bırakılan değerlerin kaybolmaya yüz tuttuğu bir dönemde, Monizm sisteminin ortadan kalkmasıyla, Makedonya Cumhuriyeti bağımsızlığını kazanmıştır. Demokrasinin yerleşmesiyle birlikte, Türk milleti yıllar boyunca tahribata uğrayan dilini, dinini ve kültürünü yeniden korkusuzca dert edinmeye başlamıştır. Bu görevi ilk olarak Sesler (1965-2001) dergisi sırtlanmış ve değerlerimize yeniden sahip çıkıp güncellemiştir. Yıllar sonra siyasi nedenlerden dolayı dergi kapatılmışır. Makedonya’da bulunan edebiyatçılar ve dil bilimcileri Türk medeniyetine, diline, kültürüne ve edebiyatına karşı yapılan büyük haksızıktan sonra, öz değerlerine sahip çıkacak farklı edebî dergiler yayınlamaya başlamıştır. Bu meşaleye el atanlardan biri de Gostivarda bulunan, ADEKSAM derneğinin yayınladığı ve tek Uluslararası Hakemli Dergi hüviyetine sahip olan HİKMET - İlmi Araştırma Dergisi’dir. HİKMET dergisi, yayınladığı 27 sayısında ana hedefi Makedonya, Balkanlar, Türkiye ve Türk Dünyasıyla ilgili eğitim, dil, din, kültür, sanat, milli ve manevi değerler, toplumsal ve sosyal sorunlar, kitap tahlilleriyle ve farklı bakış açılarıyla Türkçe’nin problemlerini, özelliklerini ve köklerini incelediği bir bilgi saydamlığını ortaya koymuştur. İlim, bilim ve hikmet her kişinin yitik malıdır. Çalışmamızda derginin edebiyat, dil ve kültür konulu yazılarında dile getirilen sorunlara değineceğiz.
Kokshetau copy of Divan-ı Hikmet, which was found in the Museum of Literature and Art in Kokshetau, differs from the other copies in terms of grammatical features and vocabulary. We indicated in the article “A New Copy of Divan-ı Hikmet: Kokshetau Copy” that Kokshetau copy is the earliest copy among the current copies and it was written in the 15-16th centuries in Chagatai Turkish considering the orthographic and grammatical features of the copy. The copy reflects the characteristics of the literary language of that era. Erarslan states that Divan-ı Hikmet has the Uzbek language features in the Tashkent manuscript while it has the Kazan Tatar features in the Kazan edition. As a result of the studies we have done on the work, Kazakh language features can be seen in the Kokshetau copy. In the copy, it is possible to see some of the distinctive features of the dialectic groups. (küy- / yan- “to burn”; öt- /keç- “to pass” vb.) In this article, we corroborated the thesis that the copy is the earliest among the others by providing new addings to the orthographic and grammatical features of the copy. The use of the synonymous words in the vocabulary between the dialects has been analysed, and we examined the features of the Kazakh language in the copy. Moreover, we briefly mentioned the elements that came to Chagatai Turkish from Oghuz Turkish.
ÖZET Bu makalede amaç, İslâm düşüncesinde bir peygamber yolu olarak 'hikmet' kavramı araştırılmaktadır. Burada Peygamber Hz. Muhammed'in hikmet anlayışı, İslam öğretisinin statik şeklî yönü olarak değil dinamik yönü olarak yine Onun (Hz. Muhammed) kendi sözleri ve davranışlarından ortaya konmaktadır. Makale aynı zamanda İslâm'da, hikmet ve felsefe arasındaki farkı da göstermektedir. Son olarak makalede, bir kimsenin İslâm felsefesinin temel referansının ne olduğunu görmesi de mümkündür. ABSTRACT This paper aims at examining the place of the concept of wisdom as a way of prophets in Islamic thought. From his sayings and actions, Prophet Muhammad's wisdom has been presented here as the dynamic model of Islamic teachings rather than its strict imitation. The paper also indicates the differences between wisdom and philosophy in Islam. In this paper one can see, at the same time, the main reference of Islamic philosophy.
Dede Korkut, edebiyat camiasında destanî bir Oğuz hikâyeleri olarak anılan, dünyada ve Türk dünyasında üne ulaşmış bir eserdir. 15.yüzyılda yazıya geçirilen bu eserin hikâyelerin çıkış tarihi, 10 ve 11.yüzyıllara rastlayan bir dönemde yani ortaçağdadır. Destan ve halk hikâyesi özelliklerini de bünyesinde toplayan bu eser, anlatmaya bağlı edebi metinlerin kendine has özelliklerini de taşımaktadır. Leitmotiv, herhangi bir tavır, hareket veya sözün eserde çeşitli yollarla tekrarına dayanan bir anlatım tarzıdır. Çalışmamızda bu özelliklerden biri olan leitmotiv üzerinde duracak ve hikâyemizden hareket ederek leitmotivleri yerinde inceleyeceğiz. .
ÖZET İslâmî Türk edebiyatının dinî kaynaklarından biri Hz. Peygamber'in hayatını ihtiva eden siyerlerdir. Hz. Peygamber'in doğumundan vefatına kadar olan olayların yer aldığı siyer metinlerinde Hz. Peygamber'in doğumu (mevlid), miraç mucizesi (miʻrâciye), savaşları (gazavât-nâme), mucizeleri (muʻcize-nâmeler) vs. yer alırken bunlar zamanla siyerden ayrı birer edebî tür olarak da şairler tarafından yazılmışlardır. Siyerin içerisinde yer alan, Hz. Peygamber'in yol arkadaşı Hz. Ebû Bekir ile birlikte Mekke'den Medine'ye gerçekleştirdiği hicret de zamanla ayrı müstakil şiirler olarak hicret-nâme ismiyle edebî literatürde kendine yer bulmuştur. Hicret bahsi bilhassa divan şiirinde siyerler içerisinde bir bölüm olarak yer bulurken, Tanzimat'tan günümüze kadar siyerden ayrı bir edebî tür olarak hicret-nâmelerin de kaleme alındığı görülmüştür. Bu çalışmada İslâmî Türk edebiyatında hicret ve hicret-nâme şiirlerinin edebî literatürdeki yeri ve önemine değinildikten sonra bu şiirlerde hicretle ilgili kavramlardan; hicrette ismi geçen kişiler (Hz. Peygamber, Hz. Ebû Bekir/Yâr-ı Gâr, Hz. Ali, Abdullah bin Ebû Bekir, Esmâ bint Ebû Bekir, Abdullah bin Uraykıt, Âmir bin Füheyre, Ebû Cehil, Sürâka bin Mâlik, Ümeyye bin Halef), hicrette ismi geçen mekânlar (Mekke, Medine, Dârünnedve, Sevr Mağarası ve Kubâ), hicrette ismi geçen hayvanlar (örümcek, güvercin, yılan, akrep gibi hayvanlar) ve diğer kavramlar (Muhacir, Ensar, süt mucizesi, âyet iktibasları ve " ay doğdu üzerimize ") üzerinde durularak, şairlerin hicrete bakışları, bu konuyla ilgili duygu ve düşünceleri tespit edilmeye çalışılacaktır.
Öz Bu makalede Hikmet-i İlahi okulunun takipçileri veya el-Hikmet el-İlahi [özellikle genel prensipler el-umurel-ʽâmme ile ilgili kısmı] ve Kelam arasındaki ilişki incelendi. Hikmet-i İlahi ve Kelam arasındaki mücadele ve karşılıklı etkileşim tarihinde dört önemli dönem tespit edildi. İlki başlangıcından 3./9. yüzyıla kadarki dönemdir. Bu dönemde Kelam ve Felsefe arasında yakın işbirliği mevcuttu. İkinci dönem 3./9. yüzyıldan 5./11. yüzyıla kadarki dönemdir. Bu dönem yoğun bir muhalefet dönemiydi. Cüveyni ve Gazali'den Fahreddin Razi'ye kadar olan üçüncü dönemde ise filozof ve kelamcı birbirinden zor ayırt edilir oldu. 7./13. yüzyıldan bu yana Hikmet-i İlahi ekolü gelişimini tamamladı ve 3. dönemde oluşan eğilimlere dayalı yeni bir ilişki tarzı ortaya çıktı. Hikmet-i İlahi'nin takipçileri Kelam'ın yöntemini mantığa aykırı bulmakla birlikte ele aldığı problemlerin büyük bir öneme sahip olduğunu düşündüler. Onlar Kur'an ve Sünnete Kelamın takipçileri gibi saygı duymalarına ve doktrinlerinin kaynağını Kur'an ve Sünnet'ten almalarına rağmen, Kelamın metotlarının dinin daha önemli sorularını çözmede ve metafiziksel düzlemde yeterli ya da meşru olduğunu reddettiler. Kelamın kendine özgü işlevinin yerine geçmek adına ona yapılan muhalefetteki değişim en azından Hikmeti İlahi'nin geliştiği İran'ın kültürel atmosferinde bulunan Molla Sadra ve Sühreverdî arasındaki aracı figürlerde görülebilir. Abstract In this paper have been examined the relation between the followers of the school of al-Hikmat al-ilâhiyyah, or Hikmat-i ilâhî (especially that part concerned with "the general principles" (al-umûr al-'âmmah) and Kalâm. In the history of the struggle and reciprocal influence between Falsafah and Kalâm was distinguished four importent periods. First period is from the beginning to third/ninth century. In this period, there was close association between Falsafah and Kalâm. Second period is from the third/ninth to the fifth/eleventh century. This was a period of intense opposition between Falsafah and Kalâm. Third period, that is from the Juweynî and Ghazzâlî to Fakhr al-Dîn al-Râzî, when men appeared whom it is difficult to classify exactly either in the category of faylasûf or * Harry A. Wolfson onuruna Erken Dönem İslami Düşünce Konferansı'nda sunulan bir metindir, Nisan, 1971, Harvard Üniversitesi.
Standart Türkçede eklerin iyi bir şekilde anlaşılması için artzamanlı-eşzamanlı inceleme yapılması gerekmektedir. Bu çalışmada, Türk edebiyatının önemli eserlerinden biri olan Dede Korkut Kitabı'nda yer alan on iki hikâyede /+DAn/ ablatif hali ekinin yapı ve görev bakımından fonksiyonları üzerinde durulmuş, genel olarak derin ve yüzey yapı bağlamında arkaik biçimleri göz önünde bulundurularak inceleme yapılmıştır. En arkaik biçimlerine Göktürk ve Uygur dönemi metinlerinde rastladığımız /+DAn/ ablatif hali ekinin ayrılma, çıkma ya da uzaklaşma gibi aynı anlamı karşılayan işlevi dışında sınırlandırma, kıyaslama, sebep, zaman gibi işlevleriyle de karşılaşmak mümkündür. Diğer ek kullanımlarında olduğu gibi /+DAn/ ablatif ekinin de yönelme, bulunma, eşitlik ve vasıta gibi hal ekleri yerine kullanımı da mevcut olan bir durumdur. Bu durum, Standart Türkçede nadir olmakla birlikte ağız ve lehçelerde daha çok karşılaştığımız bir durumdur.
Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi Tevfik Fikret Özel Sayısı, 2015
Tevfik Fikret, Türk edebiyatında genellikle Sis, Yağmur, Han-ı Yağma, Tarih- Kadim veya Rübab-ı Şikeste’nin şairi olarak bilinir. Oysa şiir yazan biri olarak birçok şair gibi onun da edebiyat üzerine görüş ve değerlendirme niteliğinde eleştirel yazıları vardır. Prof. Dr. İsmail Parlatır’ın düzenlediği Tevfik Fikret Dil ve Edebiyat Yazıları, Fikret’in 1896’dan 1911’e değin yayımladığı eleştirel ve değini yazılarıyla mektupları kapsamaktadır. Çoğu Musahebe-i Edebiyye ve Hafta-i Edebî olarak adlandırılan bu yazılarda şairin şiir, şiir ve edebiyat dili, vezin ve Servet-i Fünûn edebiyatı başlıca konulardır. Şiirlerinde olduğu gibi eleştiri ve değerlendirme içeren bu yazıları Tevfik Fikret ressam-şair kimliğiyle kaleme alır. Okuyucusuna keyif duyacağı bir estetik boyutlu, öznel eleştiri örnekleri sunar. Bu makalede Fikret’in şair kimliğinden daha çok bir edebiyat eleştirmenliği ve kısmen Hocası Recaizade Mahmut Ekrem’i anımsatan bir teorisyen kimliği üzerinde durulacaktır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
SULKHAN-SABA ORBELİANİ: GÜRCÜ EDEBİYATINDAKİ YERİ VE “BİLGELİK VE YALANLAR”, 2024
II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER LİSANSÜSTÜ ÖĞRENCİ KONGRESİ - BİŞKEK, 2018
turkishstudies.net
SUDAN ARAPÇASINDA YER ALAN TÜRKÇE KELİMELER VE GEÇİŞ YOLLARI, 2023
Türkistan'dan Balkanlara Türk Sufizmi, 2021
Yöntem Bilgisi Açısından Osmanlı Dönemi Edebiyat Tarihleri, 2013
Türk Dünyası Araştırmaları , 2017
Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Halk Edebiyatı Programı Yüksek Lisans Tezi, 2022