Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2024, Amasya üniversitesi, Sosyal Bilimler Arastirmalari II
…
24 pages
1 file
Dünya tarihinde toplumlar arasında farklı görüşler ve bu görüşler çerçevesinde siyasi, sosyal ve birçok farklı amaçlarla insanlar birleşerek ve ayrışarak mücadelelere girişmişlerdir. Bu durum Türkler ve İslam dünyasında da görülmüştür. İslâm dünyasındaki siyasî ve itikadî ihtilaflara bağlı olarak ortaya çıkan Bâtınîler, özellikle Hasan Sabbâh'ın ortaya koyduğu "yeni davet, yeni propaganda" adı verilen yeni dinî ve siyasî metoduyla birlikte uzun yıllar boyunca Büyük Selçuklu İmparatorluğu'ndaki kurulu düzeni sarsan, yıkıcı faaliyetlerde bulunmuşlar, değerli pek çok devlet adamına suikast'ler tertip ederek etrafa dehşet saçmışlar ve Selçuklu toplumunda büyük huzursuzluğa neden olmuşlardır. Bu çalışma, İran, Irak, Horasan ve Suriye coğrafyasında, Büyük Selçuklular ile Bâtınîler arasında yaşanan mücadeleyi, Selçuklular tarafından düzenlenen seferleri, Bâtınîlerce öldürülen tanınmış şahsiyetleri ve Selçukların yapmış oldukları mücadeleleri ve politikaları kronolojik sıraya uygun olarak ortaya koymayı amaçlamaktadır.
selçuklularda muvakkithaneler, 2021
İslam tarihi boyunca vaktin tayini ve namaz sürelerinin daha iyi bilinmesi adına kurulan muvakkithaneler, çeşitli devletlerde farklı isimler alarak varlığını uzun süre sürdürmüştür. Özellikle Selçuklularda bu yapıda hizmet eden muvakkitler müneccimbaşı olarak görev almaktaydı. Vaktin tayinini yanı sıra bu yapıda bilimsel çalışmaların da yapıldığı görülmektedir. Zaman kavramını daha iyi belirleme adına yapılan bu yapılarda farklı aletler de kullanılmıştır. Bu da bilimsel çalışmaların yapılmasını daha da hızlandırmıştır. Selçuklularda Nizamülmülk, Ömer Hayyam gibi isimler bu yapının gelişmesinde önemli rol almışlardır. Günümüzde az da olsa halen varlığını devam ettiren bu yapılar özellikle camilerin yanına kurulmuşlardır. Daha çok Osmanlı Devleti zamanında var olan bu yapılar tarihi yapılar için önem teşkil etmektedir.
Malazgirt meydan savaşı gibi Türk tarihinin en önemli savaşlarından birini yapan Selçuklular, bu savaşları nasıl ve ne şekilde zafere çevirdiler? Bu savaşlarda ne gibi taktik ve stratejiler uyguladılar. Onlar atalarından kalan bu savaş taktiklerinin yanı sıra hangi uygulamaları kullandılar? İşte bu başlık altında Selçukluların, Türklerin çok erken dönemlerinden itibaren keşfettikleri bu savaş taktiklerini, uygulamalarını, savaş stratejilerini, psikolojik baskı ve yanıltma taktiklerini müstakil başlıklar altında göreceğiz. Bu makalede Selçukluların karşılarında ne kadar devasa ordular olursa olsun veya sayıca kendileri ne kadar az olurlarsa olsunlar insan zihninin sınırlarını zorlayacak derecede pek çok hamleler yaptıklarını ve bu hamlelerin adımlarını uygularken ustaca ve sanki üzerinde defalarca çalışılmış ve tatbikat yapmış gibi taktiğin tüm safhalarını harfiyen yerine getirdiklerini göreceğiz. Selçuklular bir yandan çok zekice yapılan taktik ve stratejileri ortaya koyarken diğer yandan gayri Müslime bile adaletli ve dini hükümlerinin dışına çıkmayan bir Müslüman-Türk ordusu portresi ortaya koyuyor.
Turkish Studies Social Sciences, 2019
Bitlis’in Ahlat ilçesi Türk-İslam medeniyetinin önemli şehirlerinden birisidir. Bölgenin doğusunda Van Gölü, kuzeyinde Adilcevaz ve güneyinde Tatvan yer almaktadır. Ahlat, tarihte Kubbet-ül İslam olarak anılmaktadır. Sırasıyla bölgeye Emeviler, Abbasiler, Mervaniler, Ahlatşahlar, Eyyubiler, Selçuklular, Moğollar, İlhanlılar, Akkoyunlular, Safeviler ve Osmanlı Devleti hâkim olmuştur. Bu dönemlerden günümüze çok sayıda mimari eser ulaşmıştır. Bölgede Ahlat taşı olarak bilinen andezit tüf taşının yoğun olarak bulunması, eserlerin bu taş ile yapılmasını zorunlu kılmıştır. Kolay işlenebilen bu taş, Ahlat’da, çok sayıda mimar, mezar taşı ustası ve taşçı ustası yetiştirmesini de sağlamıştır. Ahlatlı mimarların kendi bölgelerinde ve Anadolu’nun muhtelif yerlerinde eserler verdikleri bilinmektedir. Bölgedeki mezar taşı ve mimari taş ustasının çokluğu da dikkat çekmektedir. Fakat taşçı ustaları ve işaretleri bilimsel yayınlara yeterince yansımamıştır. Bölgedeki eserler incelendiğinde yapılardaki taşlar üzerinde çok sayıda taşçı işareti (imzası) dikkat çekmektedir. Ancak bu işaretler farklı biçimdedir ve yapıların her yerinde kullanılmıştır. Taşçı imzaları, Ortaçağ eserlerinde ve sonraki dönemlerde de kullanılmıştır. Ahlat’ta görülen taşçı işaretlerinin benzerlerini Orta Asya, Anadolu ve Avrupa’da farklı dönemlerde bulabilmek mümkündür. Bu çalışmanın amacı, Van Gölü Havzası’ndaki Ahlat’ın Ortaçağ dönemindeki taşçı ustaları ve imzalarını belirlemek ve Türk Mimarisi’nin gelişiminde arka planda yer alan kişilerin etki alanlarını ortaya çıkarmaktır. Böylece Türk mimarlık tarihinin bölgedeki izleri taşçı imzaları üzerinden takip edilecektir. Anahtar Kelimeler: Ahlat, Taşçı İşaretleri ve Türk-İslam Mimarisi The “Ahlat stone” (andesite tuff), known by Ahlat's own name and unique to the region, has been used in architectural structures and tombstones throughout history as it can adapt to geographical conditions. The large number of quarries ultimately allowed many architects and craftsmen to grow. It is known that architects from Ahlat produced works in various parts of Anatolia. In addition, the historical cemetery in Ahlat contains the names of numerous tombstone masons. In addition, the signatures of the unidentified stonemasons we saw in the buildings are on the stones in the buildings. The number of these signs will never be clearly defined. The inscriptions on some of these buildings indicate whom they were built for, patron or architect names. However, there are various signs on some stones. These signs are called “stonemasonry signs” in archeology and art history terminology. It is possible to see these signs in the buildings constructed in various periods in the region. Numerous and different forms of stonemasonry signs are found on the buildings. Stonemasonry signs are defined as simple engravings, usually seen on cut stones, showing the craftsman who carved that stone, a group of stonemason masters or where to use it. It is thought that these signatures provide convenience on inspection and pricing times during the construction of the buildings. It is also possible to see stonemasonry signs in the medieval structures in the Ahlat region we have studied. Especially the quarry in the region is intense and the development of stonework has led to the emergence of many architects and stonemasons. Different and similar signs were detected in examinations made with the naked eye in the structures we investigated. Both in the same region and in different regions, the same stonemasonry signs can be seen without period difference. Stonemason signatures were frequently encountered in post-Medieval structures in Ahlat and understood that similar signs still persist. The six medieval works in Ahlat were studied. There are two structures belonging to Ahlatshahs period and four to Ilkhanid period. Especially in the Zawiye and Çifte Hamam built by Ahlatshahs, there are intense signatures of stonemasons. This quantity decreases in Ilkhanid tombs. A great number of stonemasonry signs were identified in the Seljuk Age structures in Ahlat, while a few signs were observed in the tombs of the Ilkhanid period. This may be related to the dimensions of the structure or repairs. The fact that the Zawiye and Çifte Hamam was located under the ground until the last years, and its size, has helped numerous stonemasonry signs to preserve and reach the presecupolant day. Due to the small size of the tombs belonging to the Ilkhanid period, few stonemasons could have worked and the renovation works of these structures could have prevented these stonemason signatures from reaching the present day. In the Seljuk zawiye, stonemasonry signs were found only on the walls. The signs disappeared due to the facades being under the ground. The presence of a large number of signs in the structure suggests that these signatures could have been on the facades. In addition, the presence of these signs is likely on the invisible faces of some stones. The stonemason signatures in Zawiye and Çifte Hamam are simple, geometric, complex and directional arrow-shaped. In the tombs of the Ilkhanid period, the signs resemble a simple and ornamental form. In addition, it is seen that the same stonemason signatures were small and large in size. But these are usually simple signs. This shows that the stonemasons acted sloppy or they acted fast due to the purchase of wages per stone produced. It was found that some of the signs were the same in the buildings, but some of them had extra lines and a different signature appeared. This suggests that people working in the same group, such as master-apprentice or father-son, use similar signs. Stonemason signatures are usually engraved in the middle of the processed stones while some stones are engraved on the edge. Stones signatures belonging to the works of the Ahlatshahs period are evident, but they are hardly detected in the tombs of the Ilkhanid period. The work of a large number of stonemasons in the Ahlatshah structures must have led to the desire of each craftsman to make his signature clear due to the resulting competition. In addition, since the signatures on the stone are engraved with different building tools, the depth may change. The presence of the stonemasonry sign in the muqarnas nest in the Usta Şagird Tomb indicates that some of these stonemasons can decorate at the same time. In addition, the mark that stands in a prominent place in this muqarnas ornament shows the effort of the stonemason to show his own work. In addition, the fact that there are two different signatures in this arrangement suggests that the people making this decoration work together. Similar stonemasonry signs can be seen in buildings of the same period or works built in different periods, as well as in different geographies of Anatolia in the same period. Researchers attribute this situation to groups of mobile craftsmen. For example, it is understood that some stonemasonry signs seen in Hüseyin-Timur and Usta Şagird Tombs were repeated in Güroymak Norşin Tomb and Ahlat Emir Bayındır Masjid. However, the fact that the same signs appear in different centuries actually shows that stonemason signatures are constantly used in the memory of architectural activities. In all the works that have reached to the present day, firstly the period it was made, the patron or the architect of the work are examined then the evaluations and analyzes were made. However, the masonry and stonemasons in the labor part were not mentioned much. The most important factor in this situation is the low historical records of these people. With the studies carried out, stonemasons and their signatures in history will be determined and the parts that are missing in the development adventure of Turkish-Islamic architecture will be tried to be completed. In addition, preservation of signed stones as much as possible and the determination of the quarry it comes from as a result of analyzes are important for the healthy conduction of renovation works. This statement is the first step of the extensive studies on the stonemasonry signs in the Lake Van basin. Keywords: Ahlat, Stonemason Marks ve Turkish-Islamic Structures
Özet Bizans İmparatoru I. Aleksios ve Anadolu Selçuklu Devleti Sultanı I. Kılıçarslan yaşadıkları döneme damgalarını vurdular. Aleksios I Komnenos, Müslümanlara karşı Papa'dan yardım istemişti. Ancak onun bu talebi Haçlı Seferleri düzenlenmesine sebebiyet verecekti. Haçlılar din teması ve kutsal toprakların kurtarılması adına çıktıkları 1096 yılındaki ilk Haçlı Seferi'nde Türklerden ele geçirecekleri eski Bizans topraklarını, kendisine vereceklerine dair sadakat yemini etmelerine rağmen buna uymayacaklardı. Antakya, Urfa, Kudüs ve Trablus'ta kendi devletlerini kuracaklardı. İlk Haçlı seferinin başarılı olmasının altında yatan nedenlerin neler olduğuna ilişkin detaylar bu çalışmada verilecektir. Selçuklularda, gerek hanedan içerisindeki çekişmeler, emirlerin güvensiz ve çıkarları ve gerek Bâtınilerin özellikle Hasan Sabbah'ın yapmış oldukları büyük bir meşguliyet oluşturacak idi. Tüm bunlar yaşanırken Selçuklular I.Haçlı seferi esnasında zafiyet göstermişlerdir fakat Haçlıların daha sonra durdurulmasında yine başrol Selçuklular olmuştur. Bu çalışmada Haçlı seferlerinin sebepleri, Selçukluların o esnada bulunduğu durum ve Selçukluların Haçlılara karşı tavırları ve duruşları tetkik edilecektir. hükümdarlık göstergesi sayılan yüzüğün kuvvetini bir araç olarak kullanmışlardır. Mesela, I. İzzeddin Keykavus vefat ettiğinde kendisini hapsedildiği kaleden çıkarmak ve yeni Selçuklu sultanı olarak tanımak ve tahta oturtmak için gelen devlet adamlarına itibar etmeyen I. Alaaddin Keykubad, onların sultana ait yüzüğü göstermesiyle ikna olmuştu. 32 Devlet erkân arasındaki iktidar mücadelesi, bir grup baskısına, hatta bir şahıs zorbalığına kadar varan durumlara dönüşmeye oldukça müsaittir. 33 Görüldüğü gibi devlet adamlarının itibarlarını kazanmak veya sultana yaranmak için bu tür yollara başvurdukları anlaşılmaktadır. Bu durum ileride, sultanlar üzerinde bir otorite kazanmaya hatta devleti zaaf duruma düşürecek bir hale düşürebilmektedir. Bu durum ile alakalı olarak, Haçlıların 3 Haziran 1098 tarihinde Antakya'yı işgal etmeleri üzerine Sultan Berkyaruk Musul Emiri Kürboğa'yı Antakya Emiri Yağısıyan'a yardıma gönderdi. 34 Kürboğa'nın Antakya'nın düşmesinden önce hareket ettiği ve kendisine her taraftan iltihak eden kuvvetlerle güçlenmişti. 35 Bazı emir ve komutanlar Kürboğa'nın kendilerini aşağılayıcı tavrından rahatsız olup ordugâhtan ayrıldılar. Kürboğa'nın yanındaki emirleri küçümsemesi ve emirlerin de birbirlerine güvensizlikleri Selçuklu ordusunun sefalet içindeki Haçlılar karşısında bozguna uğrayıp dağılmasına sebep oldu. Amin Maalouf şöyle açıklamaktadır: "Herkes birbirini ihanet ve alçaklıkla suçluyordu. Birliklerinin denetiminin elinden kaçtığını öngören ve herhalde kuşatma altındakilerin mevcudunu olduğundan az tahmin eden Kürboğa, onlara bir anlaşma önerdi. Bu kendi adamlarının gözünden düşmesi ve düşmanın da güvenini ve hırsını artırması için son hareket olur. Frenkler teklifine cevap bile vermeye tenezzül etmeden yüklenerek, onu zorladılar. Kuvvetli Müslüman ordusu "bir kılıç veya mızrak darbesi indiremeden, tek bir ok bile atamadan" dağılmıştır." 36 Fulcherius Carnotensis bu konuda Kürboğa'nın tavrına işaret etmektedir: "Türkler kalabalık ordularına ve güçlerine güvenerek bizi yok edeceklerini düşünmüşlerdi. 37 Kürboğa'nın Urfa önünde de çok zaman kaybetmesi, Birinci Haçlı Seferinin başarıya ulaşmasına neden olmuştur. Eğer Kürboğa, zamanında ve planlı bir şekilde hareket etse idi 32 Ahmet Kütük, "İslam/Türk Devlet ve Toplum Geleneğinde Yüzük ve Hukuki Mahiyeti", Türkiyat Mecmuası,
HAVACILIKTA HALKLA İLİŞKİLER, 2022
Seminer, 2016
Türkler var olduklarından itibaren yayıldıkları coğrafyalarda birçok devlet kurmuşlardır. Bu devletler içerisinde en önemlisi şüphesiz Büyük Selçuklu Devletidir. Selçuklular, XI ve XII. Yüzyılları arasında günümüz Ortadoğu coğrafyasında meydana gelmiş daha öncesinde Oğuzların Kınık boyunda yer alması ve devletin iç sorunları sonucunda göç etmesi Cend coğrafyasında yeni bir yurt ve yeni dini kabul etmeleri sonucu yüz yıllı büyük bir devlet olmak için tarihlerindeki önemli büyük bir adım atmışlardır. Ve bu bölgede bulunan Sâmânîler, Karahanlılar ve Gazneliler ile mücadelelerini, mücadeleleri sonucunda Selçuklu Devletinin kuruluşunu konu alacağız.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
HALKLA İLİŞKİLERE GİRİŞ , 2012
SAFEVİ DEVLETİ’NİN KURUMSALLAŞMA DÖNEMİNDE SAFEVİ ŞAHLARININ SEYYİDLERLE İLİŞKİLERİ, 2023
KUTALMIŞOĞLU SÜLEYMAN ŞAH VE TÜRKİYE SELÇUKLULARININ KURULUŞU
TUNAY KARAKÖK- DİLEK GÜNEŞ, 2024
Ortaçağ’dan Günümüze Suruç, 2024