Mersin University
Center for Mediterranean Urban Studies
Bu yazıda öncelikle, kısaca bellek ve ardından toplumsal bellek kavramları ortaya konulmaya çalışılacaktır. Söz konusu kavramların tanımlanmaya çalışılmasın‐ daki temel amaç, toplumsal belleğin bir parçası olan kent belle i kavramı... more
Bu yazıda öncelikle, kısaca bellek ve ardından toplumsal bellek kavramları ortaya konulmaya çalışılacaktır. Söz konusu kavramların tanımlanmaya çalışılmasın‐ daki temel amaç, toplumsal belleğin bir parçası olan kent belle i kavramı üzerin‐ de düşünmeye çalışmaktır.
Yazıda, özellikle son yüzyılda toplumsal tarihin araştırılmasında önemli bir başvuru alanı olarak kent belleğinin ne anlama geldiği ve neye hizmet ettiği ortaya konularak, bir kent belleği için model olabilecek Mersin Üniversitesi Ak deniz Kent Ara tırmaları Merkezi ele alınacaktır.
Bu noktada kentler, özellikle sanayi devriminin ardından toplumsal belleğin bileşenleri arasında ilk sıralardaki yerini almıştır. Zira kültürel çeşitliliğin bu‐ luşma noktası ve toplumsal yaşamın birincil mekanı olarak kentler, toplumsal belleği oluşturan bütünün önemli bir parçası olagelmiştir. Bu nedenle, “kent belleği” kavramı, özellikle son yüzyılda toplumsal tarihin araştırılmasında önemli bir başvuru alanı olarak belirmiştir. Bu alan, kentin mekansal gelişim tarihinden, kentte yaşayanların anıları, kentte yaşanan olayları içeren gündelik yaşam tarihine dek uzanan oldukça zengin bir içerik sunmaktadır. Dolayısıyla, “kent belleği” kavramı, kente ait her türlü bilgi ve veriyi içine alan bir hafıza kaydı anlamına gelmektedir.
Çalışmanın temel hedefi, söz konusu merkezden yola çıkarak, kent belleğinin oluşturulmasında, ortak kent kimliği, yerel bilgi ve yerel tarihin paylaşılmasına yönelik etkileşimli çalışmalar yürütülmesi ve etkinlik odaklı yaklaşım ile bilgi‐ nin birlikte üretilmesinin sağlanması için somut öneriler geliştirmektir.
Yazıda, özellikle son yüzyılda toplumsal tarihin araştırılmasında önemli bir başvuru alanı olarak kent belleğinin ne anlama geldiği ve neye hizmet ettiği ortaya konularak, bir kent belleği için model olabilecek Mersin Üniversitesi Ak deniz Kent Ara tırmaları Merkezi ele alınacaktır.
Bu noktada kentler, özellikle sanayi devriminin ardından toplumsal belleğin bileşenleri arasında ilk sıralardaki yerini almıştır. Zira kültürel çeşitliliğin bu‐ luşma noktası ve toplumsal yaşamın birincil mekanı olarak kentler, toplumsal belleği oluşturan bütünün önemli bir parçası olagelmiştir. Bu nedenle, “kent belleği” kavramı, özellikle son yüzyılda toplumsal tarihin araştırılmasında önemli bir başvuru alanı olarak belirmiştir. Bu alan, kentin mekansal gelişim tarihinden, kentte yaşayanların anıları, kentte yaşanan olayları içeren gündelik yaşam tarihine dek uzanan oldukça zengin bir içerik sunmaktadır. Dolayısıyla, “kent belleği” kavramı, kente ait her türlü bilgi ve veriyi içine alan bir hafıza kaydı anlamına gelmektedir.
Çalışmanın temel hedefi, söz konusu merkezden yola çıkarak, kent belleğinin oluşturulmasında, ortak kent kimliği, yerel bilgi ve yerel tarihin paylaşılmasına yönelik etkileşimli çalışmalar yürütülmesi ve etkinlik odaklı yaklaşım ile bilgi‐ nin birlikte üretilmesinin sağlanması için somut öneriler geliştirmektir.
- by Tülin Selvi Ünlü and +1
- •
- Mersin, Kentsel Bellek, Kent Araştırmaları
Liman kentleri, ondokuzuncu yüzyılda, değișen üretim biçim ve ilișkileri ile yeni ticaret kültürünün hızla nüfuz ettiği kentler olmuștur. Dönemin ulașım olanakları ve hammadde-pazar ilișkileri göz önünde bulundu- rulduğunda, Mersin’in de... more
Liman kentleri, ondokuzuncu yüzyılda, değișen üretim biçim ve ilișkileri ile yeni ticaret kültürünün hızla nüfuz ettiği kentler olmuștur. Dönemin ulașım olanakları ve hammadde-pazar ilișkileri göz önünde bulundu- rulduğunda, Mersin’in de içinde yer aldığı Doğu Akdeniz liman kentlerinin bu dönemdeki hızlı gelișimi anlașılır hale gelmektedir.
Bu dönemde, Doğu Akdeniz havzasındaki liman kentlerinin ortak özelliklerini Mersin’de de görmek olanaklıdır. Ne var ki, Mersin’i, içinde yer aldığı Doğu Akdeniz’deki diğer liman kentlerinden ayıran önemli farklılıklar vardır. Bu farklılıkların temelinde, kentin ortaya çıkıș süreci etkili olmuștur. Bu süreç ile Mersin, daha önce var olan bir kentsel dokuya eklemlenen yeni kullanımların söz konusu olmadığı, tamamen yeni kentsel kullanımlarla gelișen bir kent olarak ortaya çıkmıștır.
Bu nedenle, Mersin, ikili bir yapı yerine, limanın uzantısında, ticari ve yönetsel olarak birbirini destekleyen ișlevlerin bir arada bulunduğu bir kentsel dokuya sahip olmuștur. Kentin, pek çok liman kentinden farklı olarak, bir koy ya da körfez olușturmayan düz kıyı çizgisi, doğrusal olarak gelișmesinde etkili olmuș, kentte, diğer pek çok Ortadoğu liman kentinde olduğu gibi ikinci bir ticaret merkezi gelișmemiștir. Kentin ticari merkezini, Uray Caddesi ve onunla birlikte çalıșan Gümrük Meydanı ve Yoğurt Pazarı’nın oluș- turduğu üçlü sacayağı belirlemiștir. Bu durum, Mersin’in geleneksel Osmanlı kentinden de, Doğu Akdeniz liman kentlerinden de farklılașmasını, gelișiminin ilk evresinde bir ticaret ve liman kenti kimliği ile var olmasını sağlamıștır.
Çalıșmada, on dokuzuncu yüzyıl sonunda gerçekleșen Mersin’in bu kendine özgü gelișimi, kentin olușum koșulları ile ilișkisi çerçevesinde tartıșılmakta, kentin gelișim süreci, tarihi, ekonomik ve toplumsal gelișmelerden soyutlanmadan değerlendirilmeye çalıșılmaktadır.
Bu dönemde, Doğu Akdeniz havzasındaki liman kentlerinin ortak özelliklerini Mersin’de de görmek olanaklıdır. Ne var ki, Mersin’i, içinde yer aldığı Doğu Akdeniz’deki diğer liman kentlerinden ayıran önemli farklılıklar vardır. Bu farklılıkların temelinde, kentin ortaya çıkıș süreci etkili olmuștur. Bu süreç ile Mersin, daha önce var olan bir kentsel dokuya eklemlenen yeni kullanımların söz konusu olmadığı, tamamen yeni kentsel kullanımlarla gelișen bir kent olarak ortaya çıkmıștır.
Bu nedenle, Mersin, ikili bir yapı yerine, limanın uzantısında, ticari ve yönetsel olarak birbirini destekleyen ișlevlerin bir arada bulunduğu bir kentsel dokuya sahip olmuștur. Kentin, pek çok liman kentinden farklı olarak, bir koy ya da körfez olușturmayan düz kıyı çizgisi, doğrusal olarak gelișmesinde etkili olmuș, kentte, diğer pek çok Ortadoğu liman kentinde olduğu gibi ikinci bir ticaret merkezi gelișmemiștir. Kentin ticari merkezini, Uray Caddesi ve onunla birlikte çalıșan Gümrük Meydanı ve Yoğurt Pazarı’nın oluș- turduğu üçlü sacayağı belirlemiștir. Bu durum, Mersin’in geleneksel Osmanlı kentinden de, Doğu Akdeniz liman kentlerinden de farklılașmasını, gelișiminin ilk evresinde bir ticaret ve liman kenti kimliği ile var olmasını sağlamıștır.
Çalıșmada, on dokuzuncu yüzyıl sonunda gerçekleșen Mersin’in bu kendine özgü gelișimi, kentin olușum koșulları ile ilișkisi çerçevesinde tartıșılmakta, kentin gelișim süreci, tarihi, ekonomik ve toplumsal gelișmelerden soyutlanmadan değerlendirilmeye çalıșılmaktadır.
Yirmi birinci yüzyılda “mekân”ın değişen kullanım biçimleri, taşıdığı anlamlar kümesini de büyük ölçüde değiştirmiştir. Öyle ki bugün mekân, günümüz toplumlarının anlaşılması açısından temel öneme sahip bir alan olarak görülmektedir.... more
Yirmi birinci yüzyılda “mekân”ın değişen kullanım biçimleri, taşıdığı anlamlar kümesini de büyük ölçüde değiştirmiştir. Öyle ki bugün mekân, günümüz toplumlarının anlaşılması açısından temel öneme sahip bir alan olarak görülmektedir. Mekâna ilişkin kavramsallaştırmalar üzerinden bir kenti ve toplumu anlama çabasında, mekâna bakış açısı kadar “hangi mekân”a bakıldığı da önem kazanmaktadır. Dolayısıyla çalışma kapsamında yapılmaya çalışılan mekân kavramsallaştırmasında, çalışmanın esas aldığı kent ve seçilen mekânın içinde bulunduğu bağlam belirleyici olmuştur.
Çalışma alanı olarak belirlenen Mersin kenti, Doğu Akdeniz’de on dokuzuncu yüzyılda Osmanlı modernleşmesi ile gelişmiş bir kenttir. Bu çerçevede, kentin sosyal ve mekânsal gelişiminde, liman ve ticaret işlevinin olduğu kadar söz konusu modernleşme sürecinin de belirleyici olduğu görülmektedir.
Dolayısıyla, yapılacak bir mekân kavramsallaştırması denemesinde, bu iki değişkenin dikkate alınarak liman kentlerinde modernleşmenin yarattığı değişim ve dönüşümün izlerinin belki de en somut biçimde gözlendiği alan olarak kentin iki kamusal mekânı seçilmiştir.
Çalışmada, temel olarak Habermas’ın kamusal alan kavramı ve dönüşümüne ilişkin yaklaşımları ve Harvey’in, kentin fiziksel mekânına ilişkin geliştirdiği kavramsallaştırmalar çerçevesinde, çalışma alanı olarak belirlenen Mersin’ de, Gümrük Meydanı ve Cumhuriyet Meydanı karşılaştırmalı olarak değerlendirilmektedir. Çalışmada ayrıca mekânsal planlama paradigmaları ile söz konusu mekân kavramsallaştırmaları arasındaki ilişki çerçevesinde mekânı ele alış biçimleri tartışılarak, Mersin’de seçilen iki kamusal mekânın bu ilişkiden nasıl etkilendiği ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Çalışma alanı olarak belirlenen Mersin kenti, Doğu Akdeniz’de on dokuzuncu yüzyılda Osmanlı modernleşmesi ile gelişmiş bir kenttir. Bu çerçevede, kentin sosyal ve mekânsal gelişiminde, liman ve ticaret işlevinin olduğu kadar söz konusu modernleşme sürecinin de belirleyici olduğu görülmektedir.
Dolayısıyla, yapılacak bir mekân kavramsallaştırması denemesinde, bu iki değişkenin dikkate alınarak liman kentlerinde modernleşmenin yarattığı değişim ve dönüşümün izlerinin belki de en somut biçimde gözlendiği alan olarak kentin iki kamusal mekânı seçilmiştir.
Çalışmada, temel olarak Habermas’ın kamusal alan kavramı ve dönüşümüne ilişkin yaklaşımları ve Harvey’in, kentin fiziksel mekânına ilişkin geliştirdiği kavramsallaştırmalar çerçevesinde, çalışma alanı olarak belirlenen Mersin’ de, Gümrük Meydanı ve Cumhuriyet Meydanı karşılaştırmalı olarak değerlendirilmektedir. Çalışmada ayrıca mekânsal planlama paradigmaları ile söz konusu mekân kavramsallaştırmaları arasındaki ilişki çerçevesinde mekânı ele alış biçimleri tartışılarak, Mersin’de seçilen iki kamusal mekânın bu ilişkiden nasıl etkilendiği ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Mersin, Doğu Akdeniz'de, Osmanlı modernleşmesi ile gelişmeye başlayan bir liman kentidir. Bu yönüyle, geleneksel Osmanlı kentinden farklı, kendine özgü bir kentsel doku ve demografik çeşitlilik ile gelişmiş, Cumhuriyet modernleşmesinin... more
Mersin, Doğu Akdeniz'de, Osmanlı modernleşmesi ile gelişmeye başlayan bir liman kentidir. Bu yönüyle, geleneksel Osmanlı kentinden farklı, kendine özgü bir kentsel doku ve demografik çeşitlilik ile gelişmiş, Cumhuriyet modernleşmesinin getirdiği kurum ve yapıları oldukça hızlı bi-çimde kentsel yaşama ve mekana dahil edebilmiştir.
On dokuzuncu yüzyıl sonunda Mersin, sahip olduğu ticaret ve iş olanaklarıyla bulunduğu coğrafyada bir çekim noktası olmuştur. Bu durum Mersin'de, yakın çevresindeki Anadolu kentlerinden farklı bir yaşam biçimi ve buna yönelik sosyo-kültürel amaçlı çeşitli kentsel kullanımların gelişmesine zemin hazırlamış, kentin bu kullanımlarına Cumhuriyet modernleşmesiyle birlikte yeni yapılar eklenmiştir.
Bu yapılar arasında kültür ve eğitim yapıları önemli bir yer tutmuştur. Cumhuriyet'le birlikte kentte, bir Halkevi inşasının yanı sıra daha önce bulunmayan eğitim yapıları kendini göstermeye başlamıştır. Bu çalışmada, Osmanlı modernleşmesi ile doğmuş ve ardından Cumhuriyet modernleşmesini yaşamış bir kent olarak Mersin'de, tüm bu süreci ve bu süreç içinde kentin gelişimini anlamak için oldukça önemli bilgiler içeren bir eğitim yapısı ele alınacaktır. Bunun için, adını dönemin valisi Tevfik Sırrı Gür'den alan kentin ilk lisesi, yapım süreci ve kent/kentsel mekan ile kurduğu ilişki, mimari ve kentsel ölçekte ele alınarak, Cumhuriyetin modernite projesi kapsamında değerlendirilecektir. Bu doğrultuda öncelikle Cumhuriyet dönemi eğitim politikası, ardından bu dönemde kentin mekansal gelişimi ve eğitim tarihi ilişkisi içinde lisenin inşa süreci ele alınacak ve son olarak da bu sürecin Cumhuriyet modernleşmesi içindeki yeri ve anlamı tartışılacaktır.
Developed as a port city during the Ottoman modernization process, Mersin displayed distinctive characteristics that differentiated it from the traditional Ottoman city in terms of urban fabric and cultural diversity. The Republican era brought a rapid modernization of institutions, structures and urban life. Its emerging international commercial relations and business opportunities made Mersin a very attractive city in the region. As a result, a new way of life that was different from what existed in other Anatolian cities developed. It triggered the advent of different examples of urban land use, particularly evident in buildings erected during the Republican period for cultural and educational purposes, such as the People's House. This study investigates the urban development of Mersin during Ottoman and Republican modernization periods, focusing on a significant educational building: the first high school of the city, Tevfik Sırrı Gür Lisesi, named after the governor of the period. The education policy of the Republican period of modernization is discussed, and the urban development of Mersin, including construction of Tevfik Sırrı Gür Lisesi, is analyzed in historical context.
On dokuzuncu yüzyıl sonunda Mersin, sahip olduğu ticaret ve iş olanaklarıyla bulunduğu coğrafyada bir çekim noktası olmuştur. Bu durum Mersin'de, yakın çevresindeki Anadolu kentlerinden farklı bir yaşam biçimi ve buna yönelik sosyo-kültürel amaçlı çeşitli kentsel kullanımların gelişmesine zemin hazırlamış, kentin bu kullanımlarına Cumhuriyet modernleşmesiyle birlikte yeni yapılar eklenmiştir.
Bu yapılar arasında kültür ve eğitim yapıları önemli bir yer tutmuştur. Cumhuriyet'le birlikte kentte, bir Halkevi inşasının yanı sıra daha önce bulunmayan eğitim yapıları kendini göstermeye başlamıştır. Bu çalışmada, Osmanlı modernleşmesi ile doğmuş ve ardından Cumhuriyet modernleşmesini yaşamış bir kent olarak Mersin'de, tüm bu süreci ve bu süreç içinde kentin gelişimini anlamak için oldukça önemli bilgiler içeren bir eğitim yapısı ele alınacaktır. Bunun için, adını dönemin valisi Tevfik Sırrı Gür'den alan kentin ilk lisesi, yapım süreci ve kent/kentsel mekan ile kurduğu ilişki, mimari ve kentsel ölçekte ele alınarak, Cumhuriyetin modernite projesi kapsamında değerlendirilecektir. Bu doğrultuda öncelikle Cumhuriyet dönemi eğitim politikası, ardından bu dönemde kentin mekansal gelişimi ve eğitim tarihi ilişkisi içinde lisenin inşa süreci ele alınacak ve son olarak da bu sürecin Cumhuriyet modernleşmesi içindeki yeri ve anlamı tartışılacaktır.
Developed as a port city during the Ottoman modernization process, Mersin displayed distinctive characteristics that differentiated it from the traditional Ottoman city in terms of urban fabric and cultural diversity. The Republican era brought a rapid modernization of institutions, structures and urban life. Its emerging international commercial relations and business opportunities made Mersin a very attractive city in the region. As a result, a new way of life that was different from what existed in other Anatolian cities developed. It triggered the advent of different examples of urban land use, particularly evident in buildings erected during the Republican period for cultural and educational purposes, such as the People's House. This study investigates the urban development of Mersin during Ottoman and Republican modernization periods, focusing on a significant educational building: the first high school of the city, Tevfik Sırrı Gür Lisesi, named after the governor of the period. The education policy of the Republican period of modernization is discussed, and the urban development of Mersin, including construction of Tevfik Sırrı Gür Lisesi, is analyzed in historical context.
Tarihi, ekonomik ve toplumsal gelişmeler ile mekan arasındaki karşılıklı olarak birbirini üreten ilişki, mekan ve bellek arasında da söz konusu-dur. Bu nedenle mekan ve bellek arasındaki bu diyalektik ilişkinin çö-zümlenmesi, fiziksel... more
Tarihi, ekonomik ve toplumsal gelişmeler ile mekan arasındaki karşılıklı olarak birbirini üreten ilişki, mekan ve bellek arasında da söz konusu-dur. Bu nedenle mekan ve bellek arasındaki bu diyalektik ilişkinin çö-zümlenmesi, fiziksel çevre algısı ve bellekteki temsillerinin araştırılması, tek bir mekansal öğe ya da bütün bir kentin görünen somut varlığının ötesinde, bunların bellekteki soyut karşılıklarını anlamak için önemli olanaklar sunmaktadır. Fiziksel çevre algısının ölçülmesi ve bellekteki temsillerinin araştırılmasında, mekana ilişkin bilginin bilişsel olarak nasıl temsil edildiği, söz konusu bilginin nasıl bir işlemden geçirildiği, ifade edilmesinde ne tür bireysel kısıtlar bulunduğu, bunların ölçümünde ve değerlendirilmesinde kullanılacak uygun araç ve yöntemin ne olduğu gibi çok sayıda sorun hala tartışılmaktadır. Ne var ki, tarihsel gerçekliğin yeniden inşasında, geçmişteki "doğru" nun ne olduğundan çok onun "nasıl" olduğu ya da "nasıl bir iz bıraktığı" ve "ne anlama geldiği" sorularının sunacağı olanaklar dikkate alındığında, söz konusu tartışmaların gölgesinden kurtulmuş çalışmalar yapılabilecektir.
Buradan hareketle çalışmada, kentsel mekanın toplumsal bellekteki karşılıkları, araların-daki etkileşimli ilişki çerçevesinde, Mersin örneği üzerinden sözlü tarih yönetimi kullanılarak araştırılmıştır. Mersin'in, Doğu Akdeniz'de önemli bir ticaret ve liman kenti kimliğiyle geliştiği on dokuzuncu yüzyıldan 1960'lı yıllara kadarki dönemde, kentsel mekan ve kent belleği arasın-daki ilişki, bu döneme tanıklık etmiş Mersinliler ile yapılan sözlü tarih görüşmeleri ile ortaya konmaya çalışılmış, kentsel mekan ve kent bel-leği arasındaki ilişkinin neden önemli olduğu, günümüz Mersin'inde ya-şanan kentsel mekan ve kent kimliği sorunları temelinde tartışılmıştır. Anahtar sözcükler: Kent belleği; kent kimliği; kentsel mekan; sözlü tarih.
The reciprocal relation between historical, economical and social developments and urban space also exists between urban memory and urban space. Therefore, the analysis of the dialectic relation between urban memory and urban space and investigation of environmental perceptipon and their representation in the memory provides substantial potentials for understanding the abstract repercussions of memory on urban space beyond conceiving it only as a physical asset.
There are many questions on evaluation of the environmental perception and analysis of the representations on memory; how is the knowledge on urban space represented through cognition, what are the processes of that, what are the personal restrictions to express the experiences and perceptions on urban space, what are the convenient methods and tools for evaluating all of them. These questions have been still argued. However, thinking on "how" the truth is formed, or "how it left its mark" or "how it reproduced the meaning" , rather than "What the truth is" will provide opportunities to reconstruct the historicity.
Thus, in this study, the representations of the urban space on urban memory is examined through the case of Mersin by using the oral history method. The reciprocal relation between urban space and memory is scrutinized through oral history interviews with inhabitants of Mersin, and the improtance of aforementioned relation and the problems embedded on urban space in relation to memory is discussed.
Buradan hareketle çalışmada, kentsel mekanın toplumsal bellekteki karşılıkları, araların-daki etkileşimli ilişki çerçevesinde, Mersin örneği üzerinden sözlü tarih yönetimi kullanılarak araştırılmıştır. Mersin'in, Doğu Akdeniz'de önemli bir ticaret ve liman kenti kimliğiyle geliştiği on dokuzuncu yüzyıldan 1960'lı yıllara kadarki dönemde, kentsel mekan ve kent belleği arasın-daki ilişki, bu döneme tanıklık etmiş Mersinliler ile yapılan sözlü tarih görüşmeleri ile ortaya konmaya çalışılmış, kentsel mekan ve kent bel-leği arasındaki ilişkinin neden önemli olduğu, günümüz Mersin'inde ya-şanan kentsel mekan ve kent kimliği sorunları temelinde tartışılmıştır. Anahtar sözcükler: Kent belleği; kent kimliği; kentsel mekan; sözlü tarih.
The reciprocal relation between historical, economical and social developments and urban space also exists between urban memory and urban space. Therefore, the analysis of the dialectic relation between urban memory and urban space and investigation of environmental perceptipon and their representation in the memory provides substantial potentials for understanding the abstract repercussions of memory on urban space beyond conceiving it only as a physical asset.
There are many questions on evaluation of the environmental perception and analysis of the representations on memory; how is the knowledge on urban space represented through cognition, what are the processes of that, what are the personal restrictions to express the experiences and perceptions on urban space, what are the convenient methods and tools for evaluating all of them. These questions have been still argued. However, thinking on "how" the truth is formed, or "how it left its mark" or "how it reproduced the meaning" , rather than "What the truth is" will provide opportunities to reconstruct the historicity.
Thus, in this study, the representations of the urban space on urban memory is examined through the case of Mersin by using the oral history method. The reciprocal relation between urban space and memory is scrutinized through oral history interviews with inhabitants of Mersin, and the improtance of aforementioned relation and the problems embedded on urban space in relation to memory is discussed.
Mersin, gelişmeye başladığı ondokuzuncu yüzyılın başından yirminci yüzyılın başına kadar geçen yaklaşık yüzyıllık dönemde, Anadolu'nun güneyinde modernleşme sürecini yaşamış ve bir anlamda "modernleşmenin kenti " olarak doğmuştur.... more
Mersin, gelişmeye başladığı ondokuzuncu yüzyılın başından yirminci yüzyılın başına kadar geçen yaklaşık yüzyıllık dönemde, Anadolu'nun güneyinde modernleşme sürecini yaşamış ve bir anlamda
"modernleşmenin kenti " olarak doğmuştur.
Bölgedeki diğer liman kentleri ile gelişen ilişkiler ve ticari etkinliklerin artmasıyla birlikte kent giderek kendine özgü bir karakter ortaya koymaya başlamıştır. Bu dönemde Mersin, Akdeniz liman kentlerinin pek çoğuyla ortak bazı ekono-mik, kültürel ve mekansal özellikler göstermiştir.
Ancak Cumhuriyet döneminde uluslararası limanın kurulması, kırsal alandan ve diğer şehirlerden kente yoğun bir göçün yaşanması, kentin özellikle batı koridorunda, yeni üretilen konut alanları ile hızlı bir şekilde gelişmesine yol açmıştır.
Ondokuzuncu yüzyıl başında bir sahil köyü olan Mersin, yirmi birinci yüzyıl başında nüfusu yaklaşık olarak 850.000 kişiye ulaşmış bir metropolitan kente dönüşmüştür.
Bu çalışma bir yandan, genel düzeyde Doğu Akdeniz liman kentlerinde gelişen ticaretin ve bu gelişme ile değişen kentsel mekanın incelenmesini amaçlarken, diğer yandan yerel düzeyde ondokuzuncu yüzyılda bölgede bir liman kenti olarak ortaya çıkan ve yirminci yüzyılın ortalarına dek belirgin bir karakter ortaya koymuş olan Mersin kentinin kendine özgülüklerini de tartışmayı hedeflemiştir.
Çalışmada bir yandan kentin ticari gelişmesi ele alınırken diğer yandan, Mersin'in kentsel gelişiminde ve kentsel mekanın biçimlenmesinde ticari gelişmenin etkisi sorgulanmıştır.
"modernleşmenin kenti " olarak doğmuştur.
Bölgedeki diğer liman kentleri ile gelişen ilişkiler ve ticari etkinliklerin artmasıyla birlikte kent giderek kendine özgü bir karakter ortaya koymaya başlamıştır. Bu dönemde Mersin, Akdeniz liman kentlerinin pek çoğuyla ortak bazı ekono-mik, kültürel ve mekansal özellikler göstermiştir.
Ancak Cumhuriyet döneminde uluslararası limanın kurulması, kırsal alandan ve diğer şehirlerden kente yoğun bir göçün yaşanması, kentin özellikle batı koridorunda, yeni üretilen konut alanları ile hızlı bir şekilde gelişmesine yol açmıştır.
Ondokuzuncu yüzyıl başında bir sahil köyü olan Mersin, yirmi birinci yüzyıl başında nüfusu yaklaşık olarak 850.000 kişiye ulaşmış bir metropolitan kente dönüşmüştür.
Bu çalışma bir yandan, genel düzeyde Doğu Akdeniz liman kentlerinde gelişen ticaretin ve bu gelişme ile değişen kentsel mekanın incelenmesini amaçlarken, diğer yandan yerel düzeyde ondokuzuncu yüzyılda bölgede bir liman kenti olarak ortaya çıkan ve yirminci yüzyılın ortalarına dek belirgin bir karakter ortaya koymuş olan Mersin kentinin kendine özgülüklerini de tartışmayı hedeflemiştir.
Çalışmada bir yandan kentin ticari gelişmesi ele alınırken diğer yandan, Mersin'in kentsel gelişiminde ve kentsel mekanın biçimlenmesinde ticari gelişmenin etkisi sorgulanmıştır.
Özet 19. yüzyıldan 20. yüzyıl başına kadarki dönem, yalnızca Akdeniz coğrafyası için değil, tüm dünya için, kapitalist ilişkilerle şekillenen yeni bir ekonomi ile başta iktisadi alan-da olmak üzere pek çok alanda yapısal değişimlerin... more
Özet
19. yüzyıldan 20. yüzyıl başına kadarki dönem, yalnızca Akdeniz coğrafyası için değil, tüm dünya için, kapitalist ilişkilerle şekillenen yeni bir ekonomi ile başta iktisadi alan-da olmak üzere pek çok alanda yapısal değişimlerin yaşandığı bir dönem olmuştur. Bu süreçte, liman kentleri ve özellikle de Doğu Akdeniz liman kentleri, küresel kapitalist bütünleşmenin meknları haline gelmiştir. Ancak, üst ölçekteki benzer koşullar söz ko-nusu kentler için bir ortak kader çizgisi oluştursa da yerelin kendine özgü koşullarında gelişen ya da ortaya çıkan bu kentler, denizle kurdukları ilişkiyle özgün kentsel yapılar olarak daima dikkat çekmişlerdir. Bu çalışmada, Doğu Akdeniz liman kentlerinin, ulus-lararası ticaret ve dolayısıyla farklı kültürlerin birlikteliğiyle şekillenen kentsel yaşamı ve kendine özgü kentsel meknı, onu üreten ve farklılaştıran dinamikler bağlamında ele alı-nacaktır. Böylece, söz konusu kentleri, birer liman kenti' olarak adlandırmamızı sağla-yan nedir sorusuna yanıt aranırken, öte yandan kendine özgü koşulları ile Akdeniz'in doğusundaki liman kentlerinin, ortaya çıkıp gelişmelerinde etkili olan benzer koşul ve süreçlere karşın, ne tür farklılıklar ve/ya benzerlikler taşıdıkları, üç Doğu Akdeniz liman kenti Patras, olos ve Mersin üzerinden tartışılacaktır. Söz konusu soru ve tartışmanın, meknsal yapı ve biçimleniş süreci temelinde bir Doğu Akdeniz liman kenti karakteri-nin varlığını sorgulama olanağı sunması hedeflenmektedir.
Abstract
Urban Space in Eastern Mediterranean Port-cities from 19th Century to 20th Century: An Investigation Through Patras, Volos, and Mersin The period between the 19th and the beginning of 20th century has been an era during which structural changes have taken place, not only for the Mediterranean geography but for the whole world, in various fields, beginning with the economic field with a new economy taking shape with capitalist relations. During this process, port-cities, and especially astern Mediterranean port-cities have been sites of global capitalist integration. Nevertheless, whereas similar conditions in the upper scale have created a common fate for the cities in question, these cities that have sprung or developed under the distinctive conditions of the locality have always stood out as novel urban structures in terms of their relationship with the sea. In this article, astern Mediterranean port-cities' urban life that has taken shape with international commerce and thus with the association of different cultures, and their distinctive urban space will be explored within the context of the dynamics that produce and differentiate them. In this way, we will search for an answer as to what makes the cities in question a port-city. What kind of differences and/ or similarities do the astern Mediterranean port-cities bear despite the fact that similar conditions and processes have influenced their spring and development This question will be discussed through three astern Mediterranean port-cities, namely, Patras, olos, and Mersin. It is aimed that this discussion would provide a means to interrogate the existence of an astern Mediterranean port-city character on the basis of the process of spatial structure and configuration.
19. yüzyıldan 20. yüzyıl başına kadarki dönem, yalnızca Akdeniz coğrafyası için değil, tüm dünya için, kapitalist ilişkilerle şekillenen yeni bir ekonomi ile başta iktisadi alan-da olmak üzere pek çok alanda yapısal değişimlerin yaşandığı bir dönem olmuştur. Bu süreçte, liman kentleri ve özellikle de Doğu Akdeniz liman kentleri, küresel kapitalist bütünleşmenin meknları haline gelmiştir. Ancak, üst ölçekteki benzer koşullar söz ko-nusu kentler için bir ortak kader çizgisi oluştursa da yerelin kendine özgü koşullarında gelişen ya da ortaya çıkan bu kentler, denizle kurdukları ilişkiyle özgün kentsel yapılar olarak daima dikkat çekmişlerdir. Bu çalışmada, Doğu Akdeniz liman kentlerinin, ulus-lararası ticaret ve dolayısıyla farklı kültürlerin birlikteliğiyle şekillenen kentsel yaşamı ve kendine özgü kentsel meknı, onu üreten ve farklılaştıran dinamikler bağlamında ele alı-nacaktır. Böylece, söz konusu kentleri, birer liman kenti' olarak adlandırmamızı sağla-yan nedir sorusuna yanıt aranırken, öte yandan kendine özgü koşulları ile Akdeniz'in doğusundaki liman kentlerinin, ortaya çıkıp gelişmelerinde etkili olan benzer koşul ve süreçlere karşın, ne tür farklılıklar ve/ya benzerlikler taşıdıkları, üç Doğu Akdeniz liman kenti Patras, olos ve Mersin üzerinden tartışılacaktır. Söz konusu soru ve tartışmanın, meknsal yapı ve biçimleniş süreci temelinde bir Doğu Akdeniz liman kenti karakteri-nin varlığını sorgulama olanağı sunması hedeflenmektedir.
Abstract
Urban Space in Eastern Mediterranean Port-cities from 19th Century to 20th Century: An Investigation Through Patras, Volos, and Mersin The period between the 19th and the beginning of 20th century has been an era during which structural changes have taken place, not only for the Mediterranean geography but for the whole world, in various fields, beginning with the economic field with a new economy taking shape with capitalist relations. During this process, port-cities, and especially astern Mediterranean port-cities have been sites of global capitalist integration. Nevertheless, whereas similar conditions in the upper scale have created a common fate for the cities in question, these cities that have sprung or developed under the distinctive conditions of the locality have always stood out as novel urban structures in terms of their relationship with the sea. In this article, astern Mediterranean port-cities' urban life that has taken shape with international commerce and thus with the association of different cultures, and their distinctive urban space will be explored within the context of the dynamics that produce and differentiate them. In this way, we will search for an answer as to what makes the cities in question a port-city. What kind of differences and/ or similarities do the astern Mediterranean port-cities bear despite the fact that similar conditions and processes have influenced their spring and development This question will be discussed through three astern Mediterranean port-cities, namely, Patras, olos, and Mersin. It is aimed that this discussion would provide a means to interrogate the existence of an astern Mediterranean port-city character on the basis of the process of spatial structure and configuration.
- by Tülin Selvi Ünlü and +1
- •
Özet Bu çalışma, tarihsel süreçte, liman kentlerine kendine özgü karakterini veren ve kimlik kazandıran özelliklerin neler olduğu sorusundan yola çıkmıştır. Söz konusu kentlerin, liman kenti kimliği ile gelişmelerini sağlayan iktisadi... more
Özet
Bu çalışma, tarihsel süreçte, liman kentlerine kendine özgü karakterini veren ve kimlik kazandıran özelliklerin neler olduğu sorusundan yola çıkmıştır. Söz konusu kentlerin, liman kenti kimliği ile gelişmelerini sağlayan iktisadi ve sosyal koşullar göz ardı edilmeden, mekânsal gelişimleri ve yapılarını esas alan bir çerçeve oluşturmak amaçlanmıştır. Bunun için, Akdeniz'in doğusunda yer alan iki liman kenti; Volos ve Mersin örnekleri karşılaştırmalı olarak ele alınmış ve içinde yer aldıkları bağlam uyarınca, on dokuzuncu yüzyıldan yirminci yüzyıl başına kadar nasıl bir değişim geçirdikleri incelenmiştir. Böylece, Doğu Akdeniz liman kentlerinin, Osmanlı İmparatorluğu'nun son yılları ve ulus-devletlerin kurulduğu ilk dönemde geçirdiği değişim, mekânsal ya da yapısal bir belirlenimciliğin neden olduğu indirgemeci yaklaşımların ötesinde, yerel ile küresel, ulusal ile uluslararası, içsel dinamikler ile dışsal süreçler arasındaki diyalektik ilişki çerçevesinde ele alınmaya çalışılmıştır. Bu doğrultuda öncelikle, on dokuzuncu yüzyılın değişen ekonomik koşulları ile çalışmada kapitalizmin giriş kapıları olarak ele alınan Doğu Akdeniz liman kentleri arasındaki ilişki ortaya konulmuş ve kente kimlik kazandıran mekânsal yapı biçim ve bileşenleri ile Doğu Akdeniz liman kenti kimliği tartışılmıştır. Ardından, Volos ve Mersin'in çalışmanın esas aldığı dönem içindeki iktisadi, sosyal ve mekânsal gelişimleri değerlendirilmiş ve farklı modernleşme dönemlerinde geçirdikleri değişimin, kentlerin mekânsal yapısı ve kimliği üzerindeki etkisi ortaya konmaya çalışılmıştır. Başlangıçta her ikisi de Doğu Akdeniz'de birer Osmanlı limanı olan iki örnekten yola çıkarak, iki farklı ulus-devletin sınırlarına dâhil olmaları ve geçirdikleri değişimin, diğer Doğu Akdeniz liman kentlerinin kimlik ve karakterini oluşturan koşullar ve mekânsal yapıyı anlamak ve aynı zamanda söz konusu değişimin bunlar üzerindeki etkisini açıklamak için bir kavramsal çerçeve oluşturup oluşturmadığı tartışılmıştır.
Abstarct
Changing Urban Identity in The Eastern Mediterranean Port Cities from the Ottoman Period to the Nation-State: The Case of Mersin and Volos
Eastern Mediterranean port cities had been the spaces of change during the nineteenth century, when Ottoman Empire was practicing a modernization process depending on new settling commercial relations to the industrialized core. Economical, social and political changes in this period resulted in the advent of new land use units within urban form. The built environment was subject to changes through interventions of different actors, local and central, in a relational way through their varying needs and expectations.
Urban identity of port cities, depending on social diversity and architectural distinctiveness, significant transformations occurred with the interventions of nation-states, since urban space became a medium to create a new identity. In this period, implementation of new large-scale infrastructure projects, such as port areas resulted in breaking the powerful relations between the sea and the city that were settled in the previous periods. Whereas these investments dismantled the relational space, produced through the components of identity that gave their character to port cities, the relational positioning of different land uses in urban form and the coherent urban structure they produced were disappeared
In this study, changing identity of Eastern Mediterranean port cities is investigated through a comparison between Mersin and Volos, two cities of a similar scale. Being a part of two different nation states -Turkey and Greece- their changing identity and characteristics of the built environment are scrutinized through an exploration into the spatial politics of nation states, and the changes in the local distinctiveness of port cities, needs and expectations of local actors, and the components of their identity and character are questioned.
Bu çalışma, tarihsel süreçte, liman kentlerine kendine özgü karakterini veren ve kimlik kazandıran özelliklerin neler olduğu sorusundan yola çıkmıştır. Söz konusu kentlerin, liman kenti kimliği ile gelişmelerini sağlayan iktisadi ve sosyal koşullar göz ardı edilmeden, mekânsal gelişimleri ve yapılarını esas alan bir çerçeve oluşturmak amaçlanmıştır. Bunun için, Akdeniz'in doğusunda yer alan iki liman kenti; Volos ve Mersin örnekleri karşılaştırmalı olarak ele alınmış ve içinde yer aldıkları bağlam uyarınca, on dokuzuncu yüzyıldan yirminci yüzyıl başına kadar nasıl bir değişim geçirdikleri incelenmiştir. Böylece, Doğu Akdeniz liman kentlerinin, Osmanlı İmparatorluğu'nun son yılları ve ulus-devletlerin kurulduğu ilk dönemde geçirdiği değişim, mekânsal ya da yapısal bir belirlenimciliğin neden olduğu indirgemeci yaklaşımların ötesinde, yerel ile küresel, ulusal ile uluslararası, içsel dinamikler ile dışsal süreçler arasındaki diyalektik ilişki çerçevesinde ele alınmaya çalışılmıştır. Bu doğrultuda öncelikle, on dokuzuncu yüzyılın değişen ekonomik koşulları ile çalışmada kapitalizmin giriş kapıları olarak ele alınan Doğu Akdeniz liman kentleri arasındaki ilişki ortaya konulmuş ve kente kimlik kazandıran mekânsal yapı biçim ve bileşenleri ile Doğu Akdeniz liman kenti kimliği tartışılmıştır. Ardından, Volos ve Mersin'in çalışmanın esas aldığı dönem içindeki iktisadi, sosyal ve mekânsal gelişimleri değerlendirilmiş ve farklı modernleşme dönemlerinde geçirdikleri değişimin, kentlerin mekânsal yapısı ve kimliği üzerindeki etkisi ortaya konmaya çalışılmıştır. Başlangıçta her ikisi de Doğu Akdeniz'de birer Osmanlı limanı olan iki örnekten yola çıkarak, iki farklı ulus-devletin sınırlarına dâhil olmaları ve geçirdikleri değişimin, diğer Doğu Akdeniz liman kentlerinin kimlik ve karakterini oluşturan koşullar ve mekânsal yapıyı anlamak ve aynı zamanda söz konusu değişimin bunlar üzerindeki etkisini açıklamak için bir kavramsal çerçeve oluşturup oluşturmadığı tartışılmıştır.
Abstarct
Changing Urban Identity in The Eastern Mediterranean Port Cities from the Ottoman Period to the Nation-State: The Case of Mersin and Volos
Eastern Mediterranean port cities had been the spaces of change during the nineteenth century, when Ottoman Empire was practicing a modernization process depending on new settling commercial relations to the industrialized core. Economical, social and political changes in this period resulted in the advent of new land use units within urban form. The built environment was subject to changes through interventions of different actors, local and central, in a relational way through their varying needs and expectations.
Urban identity of port cities, depending on social diversity and architectural distinctiveness, significant transformations occurred with the interventions of nation-states, since urban space became a medium to create a new identity. In this period, implementation of new large-scale infrastructure projects, such as port areas resulted in breaking the powerful relations between the sea and the city that were settled in the previous periods. Whereas these investments dismantled the relational space, produced through the components of identity that gave their character to port cities, the relational positioning of different land uses in urban form and the coherent urban structure they produced were disappeared
In this study, changing identity of Eastern Mediterranean port cities is investigated through a comparison between Mersin and Volos, two cities of a similar scale. Being a part of two different nation states -Turkey and Greece- their changing identity and characteristics of the built environment are scrutinized through an exploration into the spatial politics of nation states, and the changes in the local distinctiveness of port cities, needs and expectations of local actors, and the components of their identity and character are questioned.
- by Tülin Selvi Ünlü and +1
- •
- Kimlik, Modernleşme, Doğu Akdeniz liman kenti
This study questioned the transformation of Eastern Mediterranean port cities during the period from the nineteenth century to the mid-twentieth century. In this period, the world economy was restructured on a global scale, in which the... more
This study questioned the transformation of Eastern Mediterranean port cities during the period from the nineteenth century to the mid-twentieth century. In this period, the world economy was restructured on a global scale, in which the industrialized countries took the central position while the other -industrialized or de-industrialized- countries were located at the periphery. The Eastern Mediterranean port cities became the primary places of exchange and cross-border relationships and emerged as a region where the effects of the peripheralization and modernization processes can be examined. However, the relationships between the core and periphery are reciprocal. Therefore, it is necessary to discuss the local dynamics of Eastern Mediterranean port cities of various scales, whose strength depends on the volume of trade, the diversity of the population, the sui generis social and cultural structure, and the agricultural production in the hinterlands. In this framework, the aim of the study is to discuss the development of port areas with a detailed investigation on the city of Mersin, an Eastern Mediterranean port city, into which the primary exchange points of capitalism and international capital flow penetrated quickly. The findings of the study reveal that Mersin underwent three distinct periods throughout its development from the beginning of the nineteenth century until the 1960s.
And this provided a framework for further examination and comparative studies of different port cities in the Eastern Mediterranean.
And this provided a framework for further examination and comparative studies of different port cities in the Eastern Mediterranean.
- by Tülin Selvi Ünlü
- •
This book surveys the historical development, current problems and likely prospects for Eastern Mediterranean port cities, providing contributions from scholars from various disciplines, such as archaeologists, historians, economists,... more
This book surveys the historical development, current problems and likely prospects for Eastern Mediterranean port cities, providing contributions from scholars from various disciplines, such as archaeologists, historians, economists, urban planners and architects. By studying the city of Mersin and the surrounding area, it offers insights into the changing nature of Eastern Mediterranean port cities.
The first part of the book discusses the approaches to the Mediterranean World, from the late prehistory to the present, and questions the implications of the values inherited from the past for a sustainable future. The second part then examines the social structure of Eastern Mediterranean port cities presenting an in-depth study of different ethnic groups and communities. In the third part the changing physical structure of these cities is elucidated from the perspectives of archaeology, architecture, and urban planning. The last part focuses on urban memory through a detailed study based on live recordings of original accounts by the local people.
The book benefits prospective researchers in the field of Mediterranean studies, archaeology, history, economic history, architecture and urban planning.
The first part of the book discusses the approaches to the Mediterranean World, from the late prehistory to the present, and questions the implications of the values inherited from the past for a sustainable future. The second part then examines the social structure of Eastern Mediterranean port cities presenting an in-depth study of different ethnic groups and communities. In the third part the changing physical structure of these cities is elucidated from the perspectives of archaeology, architecture, and urban planning. The last part focuses on urban memory through a detailed study based on live recordings of original accounts by the local people.
The book benefits prospective researchers in the field of Mediterranean studies, archaeology, history, economic history, architecture and urban planning.
- by Tülin Selvi Ünlü and +1
- •
- Urban History, Mediterranean World, Urban Memory, Mersin
Port cities became centres of attention because of their reintroduced role within the new economic developments in the nineteenth century, particularly in the Eastern Mediterranean. In addition to their economic life, their social... more
Port cities became centres of attention because of their reintroduced role within the new economic developments in the nineteenth century, particularly in the Eastern Mediterranean. In addition to their economic life, their social structure has been emphasized in numerous studies as a significant component of the character of Mediterranean port cities. The role of their inhabitants in the formation of this social structure has been researched by scholars. Within this context, the relationship between different ethnic groups and communities as well as the relationship between groups from different social strata have become an important issue. To understand the social and cultural structure of these cities, it is necessary to analyse the components and activities of daily life. Popular figures, dignitaries, famous personalities, and local personae are the daily actors of this everyday life and form a city’s main component. Institutions and foundations are another part of this component, which help to develop the social and cultural life of the city and advance its urbanity. This study stemmed from the collections of memories of the residents of Mersin. They were chosen according to the residents’ age, gender, profession, and social status and have all contributed to the various panels organized as five “Mersin in History Colloquia” in the period between 2002 and 2014. The residents’ valuable contributions gave support to the development of a local history that had not been recorded previously. Furthermore, these stories enabled us to focus on questions that are difficult to answer through archival documents. In this chapter, the memories, grouped under certain sub-themes such as gender, religion, trade, and sociability, are
evaluated within the general historical context of the relevant periods; thus, a human dimension emerges to add to the already existing hard documentation.
evaluated within the general historical context of the relevant periods; thus, a human dimension emerges to add to the already existing hard documentation.
Kentsel mekanı biçimlendirmeyi esas alan tüm disiplinlerin, öncelikle kentsel yaşamın gerçekleştiği mekanı tanımasına gereksinim vardır. Peki mekana ilişkin olarak, “mevcut durumu tespit”ten öte bir “anlama/açıklama” yapılabilir mi?... more
Kentsel mekanı biçimlendirmeyi esas alan tüm disiplinlerin, öncelikle kentsel yaşamın gerçekleştiği mekanı tanımasına gereksinim vardır. Peki mekana ilişkin olarak, “mevcut durumu tespit”ten öte bir “anlama/açıklama” yapılabilir mi?
Söz konusu sorunun yanıtı, mekanı nasıl kavramsallaştırdığımızla yakından ilgilidir. Bildiride, kentsel tasarımın temel malzemesi olan mekan, üç boyutlu fiziksel, somut gerçekliğinin ardındaki tarihi süreç, toplumsal yapı, üretim biçim ve ilişkileriyle bir bütün olarak ele alınacaktır. Zira, mekan ve toplum arasındaki diyalektik ilişki nedeniyle toplumsal farklılıklar kaçınılmaz olarak mekansal olarak da kendine özgü gelişim ve değişimler üretir. Bu çerçeve ise bize, herhangi bir “mekan”ın, tarihsel süreç içinde, çevresiyle ve içinde yer aldığı bağlamla kurduğu ilişkiyi, yani kendine özgü koşul ve dinamiklerini ve böylece nasıl bir “yer” olduğunu anlamak için temel kavramları sunar.
O halde, herhangi bir mekanı anlamak/açıklamak için, o mekanı “yer”e dönüştüren, içinde bulunduğu bağlamı, çevresiyle kurduğu ilişkiyi ve görünen somut, üç boyutlu gerçekliğinin ardındaki üretim ve kullanım biçimini oluşturan toplumsal ilişkileri anlamak gerekir. Yani mekanı, “mevcut durumu tespit”in ötesinde “anlamak/açıklamak” için, onun gözle gördüğümüz fiziksel düzeninin bize ne söylediğini dinlemeye ihtiyaç vardır.
Bu doğrultuda bildiride, kentsel mekanın biçimlendirilmesi eyleminde, mekanı, orada yaşayanlar için taşıdığı anlamlar ile kavramak için sözlü tarih yönteminin ne tür olanaklar sunabileceği ve nasıl kullanılacağı sorusuna yanıt aranacaktır. Böylece, farklı disiplinlerce kullanılan sözlü tarih yönteminin, mekanın biçimlendirilmesiyle ilgili disiplinler tarafından kullanımına, özgün bir katkı amaçlanmaktadır.
Söz konusu sorunun yanıtı, mekanı nasıl kavramsallaştırdığımızla yakından ilgilidir. Bildiride, kentsel tasarımın temel malzemesi olan mekan, üç boyutlu fiziksel, somut gerçekliğinin ardındaki tarihi süreç, toplumsal yapı, üretim biçim ve ilişkileriyle bir bütün olarak ele alınacaktır. Zira, mekan ve toplum arasındaki diyalektik ilişki nedeniyle toplumsal farklılıklar kaçınılmaz olarak mekansal olarak da kendine özgü gelişim ve değişimler üretir. Bu çerçeve ise bize, herhangi bir “mekan”ın, tarihsel süreç içinde, çevresiyle ve içinde yer aldığı bağlamla kurduğu ilişkiyi, yani kendine özgü koşul ve dinamiklerini ve böylece nasıl bir “yer” olduğunu anlamak için temel kavramları sunar.
O halde, herhangi bir mekanı anlamak/açıklamak için, o mekanı “yer”e dönüştüren, içinde bulunduğu bağlamı, çevresiyle kurduğu ilişkiyi ve görünen somut, üç boyutlu gerçekliğinin ardındaki üretim ve kullanım biçimini oluşturan toplumsal ilişkileri anlamak gerekir. Yani mekanı, “mevcut durumu tespit”in ötesinde “anlamak/açıklamak” için, onun gözle gördüğümüz fiziksel düzeninin bize ne söylediğini dinlemeye ihtiyaç vardır.
Bu doğrultuda bildiride, kentsel mekanın biçimlendirilmesi eyleminde, mekanı, orada yaşayanlar için taşıdığı anlamlar ile kavramak için sözlü tarih yönteminin ne tür olanaklar sunabileceği ve nasıl kullanılacağı sorusuna yanıt aranacaktır. Böylece, farklı disiplinlerce kullanılan sözlü tarih yönteminin, mekanın biçimlendirilmesiyle ilgili disiplinler tarafından kullanımına, özgün bir katkı amaçlanmaktadır.
Investigation of the reciprocal relation between individuals and space within its cultural and historical evolution allow us to conceive the intrinsic qualities and dynamics of any space in its context and to develop new conceptions to... more
Investigation of the reciprocal relation between individuals and space within its cultural and historical evolution allow us to conceive the intrinsic qualities and dynamics of any space in its context and to develop new conceptions to explain what kind of a place it is. Oral history provides opportunities to listen to the voice of space as well as a new way to discover its unique and different characteristics that give the users the feeling of belonging and place attachment. In this study, the place of oral history method in historiography, its use in diverse disciplines related to the shaping of urban space, such as urban planning and architecture, and the possible contribution of oral history to planning and designing urban space are discussed. It is revealed that the use of oral history in research and practice can give effect to develop a sense of belonging for all users and to achieve sustainability of urban memory. For this reason, place-based studies and utilization of oral history method within them are of significant importance, for either acquiring the knowledge embedded in memories or understanding the expectations of users or to provide solutions to place-based problems.
PLANNING PRACTICES ON EASTERN MEDITERRANEAN PORT CITIES Eastern Mediterranean port cities were the salient places, in which the effects of changes on orga- nizational structure due to the Ottoman modernization and economical development... more
PLANNING PRACTICES ON EASTERN MEDITERRANEAN PORT CITIES
Eastern Mediterranean port cities were the salient places, in which the effects of changes on orga- nizational structure due to the Ottoman modernization and economical development that is based on international maritime trade were observed in the nineteenth century. As the capitalist mode of deve- lopment and production relations flourished in these cities, the demands of the foreign traders and their local partners for increasing their profit and requirements on urban infrastructure brought about a new spatial and administrative organization, in which local dynamics were taking part actively. There- fore, local institutions progressed rapidly in the port cities than the inner cities.
In this period, Eastern Mediterranean port cities provided a proper environment for implementation of the Ottoman reforms, since they were the places for different cultures. Various groups of different cultures were represented in the local governments and many implementations were realized by local demands and local actors, especially after 1860s, including realization of large-scale parks and gar- dens, demolition of city walls, and spatial reconfiguration of distinct parts of these cities. Lead by İzmir, Thessaloniki, Beirut and Alexandria, many Eastern Mediterranean port cities experienced spontaneous and piecemeal interventions by the local dynamics. However, by the twentieth century, urban space was begun to be shaped through new ideas and planning practices, originated from developments in European cities. Furthermore, Eastern Mediterranean port cities were seen as the primary spaces for the nation-states to realize their modernization projects and interventions. Despite they are placed in different nation-state, these cities began to be shaped by similar planning ideas of which the plans were prepared by foreign experts.
Accordingly, since they are conceived as significant spaces of change during their development from the nineteenth century until today, it is crucial to discuss the planning experience of the Eastern Me- diterranean port cities, to understand and explain their urban structure and to develop sustainable planning decisions for the future. In this vein, this study examines the planning practice of Eastern Mediterranean port cities in the twentieth century discusses their effect on spatial development and urban structure.
Keywords: Modernization, Port City, Eastern Mediterranean Port City, Planning Practices, Izmir, Salonica.
Eastern Mediterranean port cities were the salient places, in which the effects of changes on orga- nizational structure due to the Ottoman modernization and economical development that is based on international maritime trade were observed in the nineteenth century. As the capitalist mode of deve- lopment and production relations flourished in these cities, the demands of the foreign traders and their local partners for increasing their profit and requirements on urban infrastructure brought about a new spatial and administrative organization, in which local dynamics were taking part actively. There- fore, local institutions progressed rapidly in the port cities than the inner cities.
In this period, Eastern Mediterranean port cities provided a proper environment for implementation of the Ottoman reforms, since they were the places for different cultures. Various groups of different cultures were represented in the local governments and many implementations were realized by local demands and local actors, especially after 1860s, including realization of large-scale parks and gar- dens, demolition of city walls, and spatial reconfiguration of distinct parts of these cities. Lead by İzmir, Thessaloniki, Beirut and Alexandria, many Eastern Mediterranean port cities experienced spontaneous and piecemeal interventions by the local dynamics. However, by the twentieth century, urban space was begun to be shaped through new ideas and planning practices, originated from developments in European cities. Furthermore, Eastern Mediterranean port cities were seen as the primary spaces for the nation-states to realize their modernization projects and interventions. Despite they are placed in different nation-state, these cities began to be shaped by similar planning ideas of which the plans were prepared by foreign experts.
Accordingly, since they are conceived as significant spaces of change during their development from the nineteenth century until today, it is crucial to discuss the planning experience of the Eastern Me- diterranean port cities, to understand and explain their urban structure and to develop sustainable planning decisions for the future. In this vein, this study examines the planning practice of Eastern Mediterranean port cities in the twentieth century discusses their effect on spatial development and urban structure.
Keywords: Modernization, Port City, Eastern Mediterranean Port City, Planning Practices, Izmir, Salonica.
- by Tülin Selvi Ünlü
- •