Papers by Mehmet Ali Bozkuş
Karadeniz Araştırmaları, 2024
Osmanlı idari taksimatında Çorum Sancağına bağlı bir nahiye konumundaki Karahisar-ı Demirli bugün... more Osmanlı idari taksimatında Çorum Sancağına bağlı bir nahiye konumundaki Karahisar-ı Demirli bugün terk edilmiş bir yerleşim alanıdır. Nahiyenin merkezi günümüzde Çorum'un merkez köylerinden Kalehisar yakınlarında yer almakta olup, söz konusu yerleşim yerine ait bina kalıntıları Kalehisar ve Mahmudiye Köyleri civarında halen gözlemlenebilmektedir. Karahisar-ı Demirli Nahiyesinin kapladığı idari alan ise bahsi geçen iki köy ile sınırlı olmayıp, onlarca köyü ve mezrayı kapsamaktaydı. Bahsi geçen köyler ve mezraların bir kısmı zaman içerisinde yok olurken bazıları ise günümüze kadar varlığını sürdürmüştür. Günümüzde Çorum, Alaca, Sungurlu, Boğazkale ve Uğurludağ ilçelerine bağlı olarak yaşamaya devam eden bu köyler Osmanlı döneminde Karahisar-ı Demirli Nahiyesinin bir parçası konumundaydılar. Yapılacak çalışma kapsamında ilk olarak Karahisar-ı Demirli'nin Selçuklu ve Beylikler dönemindeki önemi, devrin kaynakları çerçevesinde ele alınacaktır. Ayrıca nahiyenin isminin tarihsel kökeni açıklanacaktır. Daha sonra nahiyenin kapsadığı idari alan, Osmanlıların vergi gelirlerini hesaplamak ve kayda geçirmek için belirli aralıklarla tuttukları tahrir defteri adı verilen bir çeşit nüfus ve arazi sayımlarından hareketle ortaya konulacaktır. Bu bağlamda ilgili nahiyenin günümüze ulaşan üç adet mufassal tahrir defteri incelenecektir. Fatih Sultan Mehmed, Kanuni Sultan Süleyman ve III. Murad'ın ilk saltanat yıllarında tutulan mufassal defterlerden hareketle Karahisar-ı Demirli Nahiyesinin tarihsel coğrafyası ortaya konulduktan sonra; 1455-1576 yılları arasındaki dönemde bölgedeki nüfus ve yerleşim özellikleri ele alınacaktır. Bu bağlamda çalışmaya konu olan yaklaşık 120 yıllık dönemde Karahisar-ı Demirli'de köylerin ve mezraların gelişimi hakkında kapsamlı açıklamalarda bulunulup nahiye merkezi ve kırsal yerleşimlerdeki yaklaşık nüfus hesaplanacaktır. Ayrıca tahrir defterlerindeki kayıtlardan hareketle nahiyede yerleşen boylar, cemaat ve aşiretlerin kimler olduğundan bahsedilecektir. Son olarak, Karahisar-ı Demirli Nahiyesindeki nüfus miktarı ve nüfus hareketleri aynı dönemdeki Çorum Sancağının merkez nahiyesi ile mukayese edilecektir. Bu suretle Karahisarı Demirli'nin ele alınan dönemdeki içtimai ve iktisadi durumu incelenecektir.
Mavi Atlas, 2023
Öz Londralı bir tüccar, seyyah ve yazar olan John Newbery, Türkiye Şirketini (Levant Şirketi) kur... more Öz Londralı bir tüccar, seyyah ve yazar olan John Newbery, Türkiye Şirketini (Levant Şirketi) kurmaya öncülük edecek olan Edward Osborne ve Richard Staper'dan destek alarak 1578-1579 yıllarında doğuya ilk seyahatini düzenlemiştir. Onun bu ilk seferi daha çok keşif mahiyetindedir. 1580 ve 1583'te olmak üzere iki yolculuk daha düzenleyecektir. Edward Osborne ve Richard Staper ise bir taraftan da Lehistan üzerinden İstanbul'a temsilciler göndererek III. Murad'dan, İngiliz William Harborne adına Türk sınırlarından geçiş serbestisini sağlayan bir mürur tezkiresi almayı başarmışlardır. Bu geçiş izni daha da genişleyerek 1580 yılında Osmanlılar tarafından İngiliz vatandaşlarına tanınan hakları kapsayan 22 maddelik bir ahidnameye dönüşmüştür. Fakat ertesinde, özellikle İstanbul'daki Fransız elçi Germigny'nin İngilizlere karşı diplomatik girişimleri, İngilizlerin daha rahat hareket edebilmek için, Eylül 1581'de Türkiye Şirketi'ni kurmasına sebebiyet vermiştir. Şirket 1591 yılında Venedik Şirketi ile birleşerek Levant Şirketi (Kumpanyası) ismini almıştır. Türk-İngiliz ilişkilerinin geliştiği böyle bir dönemde İngilizler bir taraftan İstanbul'da faaliyette bulunurken John Newbery ise farklı bir yol takip ederek, Suriye üzerinden Basra Körfezi'ne oradan da Hindistan'a gitmenin yollarını aramıştır. Bu yönüyle Newbery İngilizler için öncü bir kâşiftir. Her ne kadar yolculukları esnasında çeşitli zorluklar yaşasa da bu zorluklar onun kararlılığını arttırmıştır. İkinci seyahatinde Basra ve Bağdat'tan sonra altı hafta da Hürmüz'de kalmış ve burada Arapçasını yetkin bir hale getirmiştir. Son seyahatini yapmadan evvel, Londra'da bulunduğu Kasım 1582 ile Şubat 1583 arasında yakından tanıdığı anlaşılan John Dee ve Richard Hakluyt'a ziyaretler yaparak onlardan Hindistan ile ilgili bilgiler öğrenmiştir. Nihayet Mart 1583'te başladığı son yolculukta Hindistan'a kadar ulaşmayı başarmış ancak bu gerçekten de onun son yolculuğu olmuş, dönüş yolunda nasıl ve nerede olduğu bilmeyen bir şekilde ölmüştür. Onun tüm seyahatleri hakkında bilgiler mevcuttur. İlk iki seyahati kendi tuttuğu seyahatnamede, üçüncü seyahati ise Ralph Fitch ve Linschoten gibi dönemin diğer seyyahların eserlerinde kayıtlıdır. Bu makale, John Newbery'nin seyahatlerini İngiltere'de yaşanan gelişmeler ışığında ele almakta olup, seyahatnamenin kısmi bir çevirisini de içermektedir.
CAPPADOCIA JOURNAL OF HISTORY AND SOCIAL SCIENCES (CAHIJ), 2023
Fatımiler döneminde yazılmış ve yakın zamanda keşfedilerek ilim dünyasına sunulan Kitâb-ı Garâibü... more Fatımiler döneminde yazılmış ve yakın zamanda keşfedilerek ilim dünyasına sunulan Kitâb-ı Garâibü’l- Fünûn ve Mulahu’l- 'Uyûn adlı eser bu dönemde dünya coğrafyasına verilen önemi göstermesi açısından önemlidir. Kitaptaki bir takım bilgilerden yaklaşık olarak 1020 ile 1050 tarihleri arasında yazıldığı anlaşılan eserin yazarı tam olarak tespit edilememiştir. Elimizdeki en eski nüsha muhtemelen XIII. yüzyıl başında, aslından kopya edilmiştir. Özellikle bu kopyada detaylı, renkli harita ve çizimlerin olması nüshanın değerini arttırmaktadır. Esasında eser iki kısma ayrılmaktadır. İlk kısımda gökyüzü ve yıldızlarla ilgili bir takım kozmografyaya dair bilgiler verilirken ikinci kısımda yeryüzü, iklimler ve dönemin dünya coğrafyası ile ilgili çeşitli bilgiler verilmiştir. Bu bilgilerin yanı sıra on yedi adet harita da kitaba eklenmiştir. İki adet dünya haritası, Hint Okyanusu, Hazar Denizi ve Akdeniz gibi büyük denizlerin; Nil, Fırat, Dicle, Ceyhun ve İndus nehirlerinin ve Akdeniz’deki kimi adaların haritaları bunlardan bazılarıdır. Eser genel anlamda Fatımilerin propaganda ve ticaret politikalarıyla paralellik göstermektedir. İpek ve Baharat yolu üzerindeki kimi önemli mevkiler ve güzergâhlar haritalarla çizildiği gibi bu yolların birleştiği Akdeniz’e daha detaylı bir bölüm ayrılmıştır. Burada Akdeniz’deki limanların ve çeşitli adaların detaylı haritaları ve açıklamaları verilmiştir. Eserin kimi bölümlerinde ise Türkistan ve çevresi, bölgedeki Türkler ve Türk boyları, anılan coğrafyada yaşam koşulları, geçim şartları, çeşitli gelenekler ve önemli nehir ve göllerin haritaları da verilmiştir. Haritalar üzerine düşülen bir takım notlar ile bölgedeki mevkiler ve bunların kimi özellikleri açıklanmıştır. Bu bilgilerin bir kısmı dönemin diğer coğrafi eserlerinden alınsa da özgün çizimler verilen bilgilerin değerini arttırmaktadır. Bu çalışmada Kitâb-ı Garâibü’l- Fünûn ve Mulahu’l- 'Uyûn’da geçen Türkistan ve etrafındaki bölgelerle ilgili kısımlar değerlendirilerek, bu bölümlerin çevirisi eklenmiştir.
PHASELIS, 2016
Disiplinlerarası Akdeniz Araştırmaları Dergisi'nde bulunan içeriklerin tümü kullanıcılara açık, s... more Disiplinlerarası Akdeniz Araştırmaları Dergisi'nde bulunan içeriklerin tümü kullanıcılara açık, serbestçe/ücretsiz "açık erişimli" bir dergidir. Kullanıcılar, yayıncıdan ve yazar(lar)dan izin almaksızın, dergideki makaleleri tam metin olarak okuyabilir, indirebilir, dağıtabilir, makalelerin çıktısını alabilir ve kaynak göstererek makalelere bağlantı verebilir. PHASELIS: Disiplinlerarası Akdeniz Araştırmaları Dergisi uluslararası hakemli elektronik (online) bir dergi olup değerlendirme süreci biten makaleler derginin web sitesinde (journal.phaselis.org) yıl boyunca ilgili sayının içinde (Volume II: Ocak-Aralık 2016) yayımlanır. Aralık ayı sonunda ilgili yıla ait sayı tamamlanır. Dergide yayımlanan eserlerin sorumluluğu yazarlarına aittir.
Boydan Devlete Osmanlı - Söğüt'ten lstanbul'a Sempozyum Bildirileri 14 -15 Kasım 2019 , 2020
TARİKAT TOPLUM ve SİYASET Baba İlyas'tan Elvan Çelebi'ye Bir Sufi Ailenin İzinde , 2020
Menkıbevi mahiyette yazılmış bir kahramanlık destanı olan Danişmendname' deki Çorum şehrinin feth... more Menkıbevi mahiyette yazılmış bir kahramanlık destanı olan Danişmendname' deki Çorum şehrinin fethine dair anlatı şehrin fetihle birlikte yeni baştan kurulmuş bir Türk şehri olduğunu düşündürtmektedir. Danişmendname'de geçen anlati kısmen doğru gözükmektedir de; çünkü şehrin Türk hakimiyeti öncesine dair bilgi bulmak oldukça zor olduğu gibi günümüzde şehir merkezinde geçmiş uygarlıklara ait pek bir kalıntı da kalmamıştır. Dolayısıyla şehrin fethi takiben bölgeye yerleşen Türkmenler ile birlikte yeni baştan inşa edildiğini söylemek abartı olmasa gerektir. Kale merkezli kurulan şehir zamanla genişleyerek Çorum Ovasına yayılmış ve önemini de buna paralel olarak arttırmıştır. Şehrin gelişiminde dönemin merkezi otoriteleri tarafından inşa edilmiş yapılar etkili olduğu gibi bölgeye yerleşenlerin çeşitli vasıtalarla kurduğu yapılara da denk gelinmektedir. Bunların kurucusu olarak dervişler, şeyhler, ahiler ve mevlevilerin isimleri ön plana çıkmaktadır. Şehir merkezinde kale, cami, mescit, han, hamam vb. yapılar ve ahiler ve mevleviler gibi gruplar dikkati çekmekteyken şehrin çevresinde ve kırsalda türbeler, tekkeler, yatırlar gibi yapılar ve şeyh, baba, eren, evliya vb. gibi kişiler ön plana çıkmaktadır.
ULUSLARARASI TAŞELİ SEMPOZYUMU, 2019
Roma döneminde korsan faaliyetleriyle meşhur olan Alâiye, Selçuklularla
birlikte önemli bir liman... more Roma döneminde korsan faaliyetleriyle meşhur olan Alâiye, Selçuklularla
birlikte önemli bir liman kenti olarak ön plana çıkmıştır. Kentin iç kesimlerle bağlantısını sağlayan önemli ticari ve askeri yollar bulunmaktadır. Bu yollar Alâiye tarihinin parçası olan önemli yapılardır. Muhtemelen Roma dönemi yapısı olan yollar çeşitli tamirler görerek günümüze kadar ulaşmışlardır. Selçuklu ve Beylikler devrinde de kullanılan güzergâhlar kimi zaman sultanlara, kimi zaman tacirlere ve kimi zaman da Yörüklere kolaylık sağlamıştır. Bu çalışmada şehre batıdan ve doğudan ulaşan yollar ele alınacaktır. Batı yolu daha önce birçok araştırmacı tarafından incelenmiş ve fotoğraflanmıştır. Bununla birlikte doğudan geçen yol ile ilgili detaylı bir çalışma bulunmamaktadır. Bu eksikliği gidermek maksadıyla, bu bildiride şehrin doğusunu iç kesimlerle bağlayan yol ele alınmakta ve yol üzerinde tespit edilen yapılar ve buluntular incelenmektedir.
Kıbrıs’ta Osmanlı Öncesi Türkler Sempozyumu, 2020
Mısır’da Türk kökenli Memlükler tarafından kurulduktan sonra Moğol ilerleyişini durdurup, Suriye ... more Mısır’da Türk kökenli Memlükler tarafından kurulduktan sonra Moğol ilerleyişini durdurup, Suriye sahil şeridindeki Haçlı krallıklarını ele geçiren Memlük Devleti 1426 yılında, Khirokitia Savaşı neticesinde Kıbrıs Adası’na hakim olmuştur. Savaşın sonucunda Memlük devletinin bir eyaleti haline getirilen adada merkezden atanan yöneticilerin bulunduğu bir yönetim değil de sultana bağlı yerel yöneticilerin olduğu bir naiblik sistemi kurulmuştur. Bu süreçte önce Lusignan kralları, 1489’dan sonra ise Venedikliler, Memlük sultanının naibi mertebesinde adada bulunmuşlardır. Memlükler 1517 yılına kadar adada uyguladıkları naiblik sistemiyle hakimiyetlerini devam ettirmişlerdir. Yaklaşık doksan yıl devam eden bu süreç adadaki ilk Türk hakimiyeti olarak anılmaktadır. Adanı koruyucusu olarak Memlükler ön plana çıkarken bunun karşılığında yıllık belirli bir miktar haracı adadan düzenli olarak tahsil etmişlerdir. Böylece adadaki yönetim için tehlikeli olabilecek Cenevizlilere veya Osmanlı genişlemesine karşı bir güvence sağlanmakla birlikte Mısır hazinesi için yıllık düzenli bir gelir kazanılmıştır. Sonuçta iki taraf için de faydalı olan bir süreç yaşanmıştır. Ayrıca gerek görüldükçe ada bir üs olarak kullanılmış ve yapılan deniz seferlerinin bazılarında Memlük donanması ihtiyaçlarını adadan gidermiştir. Memlüklerin uyguladıkları sistem benzer bir şekilde 1517 sonrasında Osmanlılar tarafından da devam ettirilmiştir. Bu bildiride Memlüklerin adada uyguladığı yönetim sistemi tarihsel süreç içerisinde ele alınmaktadır.
Bu çalışmada Osmanlı öncesi ve Osmanlı döneminde Alanya'daki kaplanlar ve kaplancılar üzerinde du... more Bu çalışmada Osmanlı öncesi ve Osmanlı döneminde Alanya'daki kaplanlar ve kaplancılar üzerinde durulmaktadır.
Tarih Araştırmaları Dergisi, 2018
İncelendiği kadarıyla Geç Ortaçağ’da Doğu Akdeniz tarihine dair yazılmış Kıbrıs merkezli kronikle... more İncelendiği kadarıyla Geç Ortaçağ’da Doğu Akdeniz tarihine dair yazılmış Kıbrıs merkezli kronikler için başvuru mahiyetinde Türkçe bir eser bulunmamaktadır. Sadece Şehabettin Tekindağ’ın çalışmalarında bu eserlerin bazı nüshalarının kullanıldığını görülmektedir. Tekindağ’ın ve konuyla alakalı çalışmalar yapmış olan George Hill’in eserlerinde kullandıkları metinlerin bir kısmı orijinal nüshalar bir kısmı da bu eserlerin Fransızca tercümeleridir. Ancak günümüzde ileride açıklayacağımız üzere bu kronikler ve kaynak eserlerin tenkitli baskıları yayınlanmış veya bu eserler çeşitli nüshalar karşılaştırılarak İngilizceye çevrilmiştir. Anadolu Beylikleri ve Memlükler hakkında bilgi veren bu kroniklerin en önemlileri Leontios Makhairas, Amadi, Strambaldi, Florio Bustron, George Boustronios ve Stephen de Lusignan kronikleri olarak sıralanabilir. Bununla birlikte, Guillaume de Machaut ve Philippe de Mézières’in eserleri gibi Kıbrıs ve çevresiyle alakalı bilgiler veren kaynakları da burada zikretmek gerekir. Bu nedenle onları da Kıbrıs kronikleri adı altında açıklamayı uygun gördük. Bahsedilen eserler, Anadolu’nun güney sahil şeridindeki Karaman, Alâiyye ve Teke Beylerinin, Kıbrıs Lusignan Krallığı ile mücadeleleri ve Memlüklerin bölgedeki hâkimiyeti ile ilgili detaylı bilgiler ihtiva etmektedir. Bu çalışmada kroniklerin nüshaları, baskıları ve çevirileri ile ilgili olarak bilgi verilmekle birlikte, içerikleri ve tarihsel önemleri üzerinde de durulmuştur. Ayrıca fark edilen küçük çeviri ve not hataları, kronikler arasında önemli görülen
bilgi farklılıkları yeri geldikçe açıklanmaya çalışılmıştır.
Alanya (Alaiyye) - Mısır arasındaki ticari ilişkiler XIV. yüzyılın ilk yarısında, Marino Sanudo v... more Alanya (Alaiyye) - Mısır arasındaki ticari ilişkiler XIV. yüzyılın ilk yarısında, Marino Sanudo ve İbn Battutdnın ifadelerinden anlaşıldığına göre çok gelişmişti. Bu dönemde Alanya, önemli ticari ürünlerle dolu, ekonomik açıdan zengin bir kent görünümü sunmaktadır. Kentteki ticarette etkin olan tacirler ise ekseriyetle Mısır ve Suriyeli'ydi. Alanya - Mısır ticari ilişkisinin önemli ekonomik getirileri olmakla birlikte, siyasi olarak
bir takım zararlı sonuçları da bulunmaktaydı. Özellikle Batılılar tarafından Memlüklere zarar vermek ya da şehirdeki ticari ürünleri yağmalamak için şehre ve tüccarlarına deniz tarafından saldırılar yapılmaktaydı. 1289'da Trablusşam'ın Memlükler tarafından fethini müteakip Alanya'ya gitmekte olan bir ticaret gemisi yağmalandı. 1293'de ise, Akka'nın fethini müteakip, esasında Papa IV. Nicholas (1288 - 1292) tarafından oluşturulan ve Kıbrıs Kralı II. Henry tarafından desteklenen otuz beş gemilik bir Haçlı donanması ile önce Alanya Kalesi kuşatıldı, akabinde de aynı donanma tarafından İskenderiye'ye başarısız bir saldırı düzenlendi. 1293 Alanya ve İskenderiye saldırısı şimdiye kadar yapılan çalışmalarda, Kıbrıs Kralı II. Henry'nin 1292 yılında (1285-1324) on beş gemilik bir kuvvet ile yaptığı müstakil bir hareket olarak ele alınmıştır. Bu çalışmada
ise, saldırının arka planı ele alınacak ve Akka'nın fethiyle ilgisi açıklanacaktır. Anadolu'nun güney sahillerinin tarihi için önemli olan bu saldırı sonucunda, kuşatmayı kaldırmak için şehre yardıma gelen Karamanoğulları'nın Alanya'da ve çevresinde hakimiyetlerinin başladığı görülmektedir.
Phaselis Disiplinlerarası Akdeniz Araştırmaları Dergisi, 2017
Bu çalışmada birbiriyle ilgili iki farklı konu incelenmektedir. İlk olarak Ortaçağ deniz haritala... more Bu çalışmada birbiriyle ilgili iki farklı konu incelenmektedir. İlk olarak Ortaçağ deniz haritalarında Alanya’ya komşu bir kent olarak gösterilen Castel Lombardo veya Castel (Cape) Ubaldo ele alınmıştır. Aslında kentin ismi Castel Lombardo’dur ve yüzyıllar içinde Castel (Cape) Ubaldo’ya dönüşmüştür, buna rağmen bu iki isim iki farklı yer olarak algılanmış, bu da günümüze değin devam eden bir karışıklığın doğmasına neden olmuştur. Amacımız ilk olarak bu karışıklığı gidermektir. İkinci olarak ise, kentin bugün neresi olduğunu saptamaktır. Araştırmacılar, farklı yerler olarak algıladıkları Castel Lombardo/Castel Ubaldo için iki farklı tahminde bulunmuşlardır. Bazı istisnalar olmasına rağmen Castel Lombardo için Selinti, Castel Ubaldo içinse Alanya işaret edilmektedir. Bu çalışmada ise diğer görüşleri ve kendi bulgularımızı karşılaştırarak, kentin bugünkü konumunun neresi olabileceğine dair düşüncelerimizi açıklayacağız.
Abstract: In this study two different issues intertwined with each other are examined. Firstly, in Medieval sea maps, Castel Lombardo and Castel (Cape) Ubaldo, which are shown as a neighboring city to Alanya, were studied. Despite the fact that Castel Lombardo in the maps turned into Cape Ubaldo in time, these two names were perceived as two different places, which led to the ongoing controversy even still today. Our goal first and foremost is to clarify this confusion. Secondly, it is to determine where the city is located today. The researchers made two different estimates for Castello Lombardo/Cape Ubaldo, which they perceive as two different places. Although there are some exceptions, Alanya for Castel (Cape) Ubaldo, and Selinti for Castello Lombardo are pointed out. In this study, based on all these evaluations and with our own findings, our thoughts about where the present location of this city is will be explained.
Ortaçağ’da önemli bir liman kenti olan Alanya, 1471 yılında Gedik Ahmed Paşa komutasındaki Osmanl... more Ortaçağ’da önemli bir liman kenti olan Alanya, 1471 yılında Gedik Ahmed Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu tarafından zapt edildi. Şehrin teslim alınmasını müteakiben Alanya Osmanlı idari düzeni içerisinde Anadolu Vilayetine bağlı bir liva (sancak) merkezi haline getirildi. Osmanlı hâkimiyetiyle birlikte yapılan tahrirler sonucunda şehrin vakıfları, nüfusu ve ekonomik kaynakları kayıt altına alındı.
Alanya üzerine tutulan defterleri ve vakfiyeleri incelediğimizde, Karamanoğlu dönemi ve defterlerine atıf yapan kayıtlar karşımıza çıkmaktadır. Özellikle II. Mehmed döneminde şehrin teslim alınmasıyla birlikte Osmanlı’ya devreden vakıfların hukuki statüleri ve tımara verilmeleri gibi vakıf hukukuna aykırı sorunların çözümü, Karamanoğlu dönemine yapılan atıflar sayesinde aşılmıştır.
Alanya, which was an important seaport during the medieval times, was conquered by the Ottoman army led by Gedik Ahmet Pasha in 1471. Following the occupation of the city, Alanya was turned into a sanjak center linked to the Anatolian Province within the Ottoman administrative order. The foundations, population and the economic resources of the city were registered with the tahrirs conducted under the Ottoman control.
When the records and waqfiyyas (charter of foundations) about Alanya are examined, it is observed that records referring to the Karamanoglu period and tahrir defters (cadastral registers) exist. It seems that the problems whose solutions were against the foundation law such as the juristic status of the foundations handed down to the Ottomans following the surrender of the city during the time when II. Mehmed was ruling and their delivery to the tımar system were solved thanks to the references to the Karamanoglu Period.
Selçuklu fethi öncesi Roma ve Doğu Roma İmparatorluğu dönemlerinde Korakesion ve Kalon Oros olara... more Selçuklu fethi öncesi Roma ve Doğu Roma İmparatorluğu dönemlerinde Korakesion ve Kalon Oros olarak anılan Alanya, daha çok korsanlık faaliyetleriyle ünlü bir şehirdi. 1221 yılında kent, Alâeddin Keyku-bad tarafından teslim alındıktan sonra fatihinin adına hitaben Alâ’iyye adını aldı. Fetihten sonra yapılan tersanesi ve güçlendirilen kalesi ile geçmişine nazaran önemli bir ticaret kenti olarak öne çıktı. Kentin gelişiminde önemli ticari yolların Doğu Akdeniz’e kayması da etkiliydi.
Zenginliğin Akdeniz limanlarına ulaşması Mısır, Anadolu ve Avrupa arasında ilişkileri yoğunlaştırdı. Bu dönemde Alanya hem Doğu hem de Batılı tüccarlar tarafından uğrak bir liman oldu. Bu limanda hangi ürünlerin alınıp satıldığı ise bu makalenin konusunu oluşturmaktadır. Bununla birlikte şehre tüccarları ulaştıran kara ve deniz yolları da ele alınmıştır.
Abstract: Alanya which was called Coracesium and Kalon Oros during the Roman and Eastern Roman Empire periods was mostly known for piracy before its conquest by the Seljuks. Following its conquest by Alâeddin Keykubad in 1221, it was renamed Alâ’iyye to commemorate the name of its conqueror. Com-pared to its past history it became an important trade centre, with the tershane (shipyard) constructed after the conquest and its castle remodelled. The shift of significant trade routes to the Eastern Mediter-ranean had an effect upon the economic development of the city.
When abundance reaching the Mediterranean coasts, trade relations multiplied between Egypt, Ana-tolia and Europe and, during this period, the port of Alanya became a destination which was frequented by both eastern and western merchants. The subject of this article concerns those products which were traded through this port, together with an examination of the land and sea routes that enabled this trade.
Keywords: Alanya · Trade · Land and Sea Routes · Eastern Mediterranean
Thesis Chapters by Mehmet Ali Bozkuş
Books by Mehmet Ali Bozkuş
Konya Kitabı XIX - Türkiye Selçukluları ve Konya - Sosyal ve İktisadî Hayat, 2023
Kimi zaman Selçuklulardan imtiyaz elde etmek isteyen devletleri kimi zaman da ticaret yapmak iste... more Kimi zaman Selçuklulardan imtiyaz elde etmek isteyen devletleri kimi zaman da ticaret yapmak isteyen tacirleri Sultan’ın huzuruna gitmeye ya da onunla çeşitli anlaşmalar imzalamaya itmiştir. İbn Bibi’nin ifadesiyle dünyanın her yanından, İstanbul’dan, Frengistan’dan, Tarsus’tan, Kıbrıs’tan, karadan ve denizden tüccarlar ve elçiler akın akın saltanat dergâhına gelmeye başlamışlardır. Burada Konya şehri özelinde batılılarla geliştirilen ticarî ilişkiler ve devletlerarasında düzenlenen anlaşmalar ele alınmaktadır.
TARİH-İ FAHREDDİN MÜBAREK ŞAH (ŞECERE-İ ENSAB'IN DİBACESİ), 2023
Uploads
Papers by Mehmet Ali Bozkuş
birlikte önemli bir liman kenti olarak ön plana çıkmıştır. Kentin iç kesimlerle bağlantısını sağlayan önemli ticari ve askeri yollar bulunmaktadır. Bu yollar Alâiye tarihinin parçası olan önemli yapılardır. Muhtemelen Roma dönemi yapısı olan yollar çeşitli tamirler görerek günümüze kadar ulaşmışlardır. Selçuklu ve Beylikler devrinde de kullanılan güzergâhlar kimi zaman sultanlara, kimi zaman tacirlere ve kimi zaman da Yörüklere kolaylık sağlamıştır. Bu çalışmada şehre batıdan ve doğudan ulaşan yollar ele alınacaktır. Batı yolu daha önce birçok araştırmacı tarafından incelenmiş ve fotoğraflanmıştır. Bununla birlikte doğudan geçen yol ile ilgili detaylı bir çalışma bulunmamaktadır. Bu eksikliği gidermek maksadıyla, bu bildiride şehrin doğusunu iç kesimlerle bağlayan yol ele alınmakta ve yol üzerinde tespit edilen yapılar ve buluntular incelenmektedir.
bilgi farklılıkları yeri geldikçe açıklanmaya çalışılmıştır.
bir takım zararlı sonuçları da bulunmaktaydı. Özellikle Batılılar tarafından Memlüklere zarar vermek ya da şehirdeki ticari ürünleri yağmalamak için şehre ve tüccarlarına deniz tarafından saldırılar yapılmaktaydı. 1289'da Trablusşam'ın Memlükler tarafından fethini müteakip Alanya'ya gitmekte olan bir ticaret gemisi yağmalandı. 1293'de ise, Akka'nın fethini müteakip, esasında Papa IV. Nicholas (1288 - 1292) tarafından oluşturulan ve Kıbrıs Kralı II. Henry tarafından desteklenen otuz beş gemilik bir Haçlı donanması ile önce Alanya Kalesi kuşatıldı, akabinde de aynı donanma tarafından İskenderiye'ye başarısız bir saldırı düzenlendi. 1293 Alanya ve İskenderiye saldırısı şimdiye kadar yapılan çalışmalarda, Kıbrıs Kralı II. Henry'nin 1292 yılında (1285-1324) on beş gemilik bir kuvvet ile yaptığı müstakil bir hareket olarak ele alınmıştır. Bu çalışmada
ise, saldırının arka planı ele alınacak ve Akka'nın fethiyle ilgisi açıklanacaktır. Anadolu'nun güney sahillerinin tarihi için önemli olan bu saldırı sonucunda, kuşatmayı kaldırmak için şehre yardıma gelen Karamanoğulları'nın Alanya'da ve çevresinde hakimiyetlerinin başladığı görülmektedir.
Abstract: In this study two different issues intertwined with each other are examined. Firstly, in Medieval sea maps, Castel Lombardo and Castel (Cape) Ubaldo, which are shown as a neighboring city to Alanya, were studied. Despite the fact that Castel Lombardo in the maps turned into Cape Ubaldo in time, these two names were perceived as two different places, which led to the ongoing controversy even still today. Our goal first and foremost is to clarify this confusion. Secondly, it is to determine where the city is located today. The researchers made two different estimates for Castello Lombardo/Cape Ubaldo, which they perceive as two different places. Although there are some exceptions, Alanya for Castel (Cape) Ubaldo, and Selinti for Castello Lombardo are pointed out. In this study, based on all these evaluations and with our own findings, our thoughts about where the present location of this city is will be explained.
Alanya üzerine tutulan defterleri ve vakfiyeleri incelediğimizde, Karamanoğlu dönemi ve defterlerine atıf yapan kayıtlar karşımıza çıkmaktadır. Özellikle II. Mehmed döneminde şehrin teslim alınmasıyla birlikte Osmanlı’ya devreden vakıfların hukuki statüleri ve tımara verilmeleri gibi vakıf hukukuna aykırı sorunların çözümü, Karamanoğlu dönemine yapılan atıflar sayesinde aşılmıştır.
Alanya, which was an important seaport during the medieval times, was conquered by the Ottoman army led by Gedik Ahmet Pasha in 1471. Following the occupation of the city, Alanya was turned into a sanjak center linked to the Anatolian Province within the Ottoman administrative order. The foundations, population and the economic resources of the city were registered with the tahrirs conducted under the Ottoman control.
When the records and waqfiyyas (charter of foundations) about Alanya are examined, it is observed that records referring to the Karamanoglu period and tahrir defters (cadastral registers) exist. It seems that the problems whose solutions were against the foundation law such as the juristic status of the foundations handed down to the Ottomans following the surrender of the city during the time when II. Mehmed was ruling and their delivery to the tımar system were solved thanks to the references to the Karamanoglu Period.
Zenginliğin Akdeniz limanlarına ulaşması Mısır, Anadolu ve Avrupa arasında ilişkileri yoğunlaştırdı. Bu dönemde Alanya hem Doğu hem de Batılı tüccarlar tarafından uğrak bir liman oldu. Bu limanda hangi ürünlerin alınıp satıldığı ise bu makalenin konusunu oluşturmaktadır. Bununla birlikte şehre tüccarları ulaştıran kara ve deniz yolları da ele alınmıştır.
Abstract: Alanya which was called Coracesium and Kalon Oros during the Roman and Eastern Roman Empire periods was mostly known for piracy before its conquest by the Seljuks. Following its conquest by Alâeddin Keykubad in 1221, it was renamed Alâ’iyye to commemorate the name of its conqueror. Com-pared to its past history it became an important trade centre, with the tershane (shipyard) constructed after the conquest and its castle remodelled. The shift of significant trade routes to the Eastern Mediter-ranean had an effect upon the economic development of the city.
When abundance reaching the Mediterranean coasts, trade relations multiplied between Egypt, Ana-tolia and Europe and, during this period, the port of Alanya became a destination which was frequented by both eastern and western merchants. The subject of this article concerns those products which were traded through this port, together with an examination of the land and sea routes that enabled this trade.
Keywords: Alanya · Trade · Land and Sea Routes · Eastern Mediterranean
Thesis Chapters by Mehmet Ali Bozkuş
Books by Mehmet Ali Bozkuş
birlikte önemli bir liman kenti olarak ön plana çıkmıştır. Kentin iç kesimlerle bağlantısını sağlayan önemli ticari ve askeri yollar bulunmaktadır. Bu yollar Alâiye tarihinin parçası olan önemli yapılardır. Muhtemelen Roma dönemi yapısı olan yollar çeşitli tamirler görerek günümüze kadar ulaşmışlardır. Selçuklu ve Beylikler devrinde de kullanılan güzergâhlar kimi zaman sultanlara, kimi zaman tacirlere ve kimi zaman da Yörüklere kolaylık sağlamıştır. Bu çalışmada şehre batıdan ve doğudan ulaşan yollar ele alınacaktır. Batı yolu daha önce birçok araştırmacı tarafından incelenmiş ve fotoğraflanmıştır. Bununla birlikte doğudan geçen yol ile ilgili detaylı bir çalışma bulunmamaktadır. Bu eksikliği gidermek maksadıyla, bu bildiride şehrin doğusunu iç kesimlerle bağlayan yol ele alınmakta ve yol üzerinde tespit edilen yapılar ve buluntular incelenmektedir.
bilgi farklılıkları yeri geldikçe açıklanmaya çalışılmıştır.
bir takım zararlı sonuçları da bulunmaktaydı. Özellikle Batılılar tarafından Memlüklere zarar vermek ya da şehirdeki ticari ürünleri yağmalamak için şehre ve tüccarlarına deniz tarafından saldırılar yapılmaktaydı. 1289'da Trablusşam'ın Memlükler tarafından fethini müteakip Alanya'ya gitmekte olan bir ticaret gemisi yağmalandı. 1293'de ise, Akka'nın fethini müteakip, esasında Papa IV. Nicholas (1288 - 1292) tarafından oluşturulan ve Kıbrıs Kralı II. Henry tarafından desteklenen otuz beş gemilik bir Haçlı donanması ile önce Alanya Kalesi kuşatıldı, akabinde de aynı donanma tarafından İskenderiye'ye başarısız bir saldırı düzenlendi. 1293 Alanya ve İskenderiye saldırısı şimdiye kadar yapılan çalışmalarda, Kıbrıs Kralı II. Henry'nin 1292 yılında (1285-1324) on beş gemilik bir kuvvet ile yaptığı müstakil bir hareket olarak ele alınmıştır. Bu çalışmada
ise, saldırının arka planı ele alınacak ve Akka'nın fethiyle ilgisi açıklanacaktır. Anadolu'nun güney sahillerinin tarihi için önemli olan bu saldırı sonucunda, kuşatmayı kaldırmak için şehre yardıma gelen Karamanoğulları'nın Alanya'da ve çevresinde hakimiyetlerinin başladığı görülmektedir.
Abstract: In this study two different issues intertwined with each other are examined. Firstly, in Medieval sea maps, Castel Lombardo and Castel (Cape) Ubaldo, which are shown as a neighboring city to Alanya, were studied. Despite the fact that Castel Lombardo in the maps turned into Cape Ubaldo in time, these two names were perceived as two different places, which led to the ongoing controversy even still today. Our goal first and foremost is to clarify this confusion. Secondly, it is to determine where the city is located today. The researchers made two different estimates for Castello Lombardo/Cape Ubaldo, which they perceive as two different places. Although there are some exceptions, Alanya for Castel (Cape) Ubaldo, and Selinti for Castello Lombardo are pointed out. In this study, based on all these evaluations and with our own findings, our thoughts about where the present location of this city is will be explained.
Alanya üzerine tutulan defterleri ve vakfiyeleri incelediğimizde, Karamanoğlu dönemi ve defterlerine atıf yapan kayıtlar karşımıza çıkmaktadır. Özellikle II. Mehmed döneminde şehrin teslim alınmasıyla birlikte Osmanlı’ya devreden vakıfların hukuki statüleri ve tımara verilmeleri gibi vakıf hukukuna aykırı sorunların çözümü, Karamanoğlu dönemine yapılan atıflar sayesinde aşılmıştır.
Alanya, which was an important seaport during the medieval times, was conquered by the Ottoman army led by Gedik Ahmet Pasha in 1471. Following the occupation of the city, Alanya was turned into a sanjak center linked to the Anatolian Province within the Ottoman administrative order. The foundations, population and the economic resources of the city were registered with the tahrirs conducted under the Ottoman control.
When the records and waqfiyyas (charter of foundations) about Alanya are examined, it is observed that records referring to the Karamanoglu period and tahrir defters (cadastral registers) exist. It seems that the problems whose solutions were against the foundation law such as the juristic status of the foundations handed down to the Ottomans following the surrender of the city during the time when II. Mehmed was ruling and their delivery to the tımar system were solved thanks to the references to the Karamanoglu Period.
Zenginliğin Akdeniz limanlarına ulaşması Mısır, Anadolu ve Avrupa arasında ilişkileri yoğunlaştırdı. Bu dönemde Alanya hem Doğu hem de Batılı tüccarlar tarafından uğrak bir liman oldu. Bu limanda hangi ürünlerin alınıp satıldığı ise bu makalenin konusunu oluşturmaktadır. Bununla birlikte şehre tüccarları ulaştıran kara ve deniz yolları da ele alınmıştır.
Abstract: Alanya which was called Coracesium and Kalon Oros during the Roman and Eastern Roman Empire periods was mostly known for piracy before its conquest by the Seljuks. Following its conquest by Alâeddin Keykubad in 1221, it was renamed Alâ’iyye to commemorate the name of its conqueror. Com-pared to its past history it became an important trade centre, with the tershane (shipyard) constructed after the conquest and its castle remodelled. The shift of significant trade routes to the Eastern Mediter-ranean had an effect upon the economic development of the city.
When abundance reaching the Mediterranean coasts, trade relations multiplied between Egypt, Ana-tolia and Europe and, during this period, the port of Alanya became a destination which was frequented by both eastern and western merchants. The subject of this article concerns those products which were traded through this port, together with an examination of the land and sea routes that enabled this trade.
Keywords: Alanya · Trade · Land and Sea Routes · Eastern Mediterranean