Papers by Mevlüt İLHAN
Mevlevilik, Mevlana ve Şeyh Galip Üzerine İncelemeler, Nov 4, 2022
'da erkek öğretmen okulu olarak kurulan Darülmuallimin'den mezun oldu. İstanbul'da da bir yıl eği... more 'da erkek öğretmen okulu olarak kurulan Darülmuallimin'den mezun oldu. İstanbul'da da bir yıl eğitim görmesinin ardından babasının görev yaptığı medresede eğitim aldı. Bu eğitimlerinin yanında hüsn-i hat sanatına ilgi duydu ve kendini bu alanda geliştirdi. Farklı memuriyetlerde bulunmasının yanında savaş zamanlarında orduda görev aldı. Özellikle İstanbul Kütüphaneleri Kitap Tasnif Komisyonunda görev yaptığı zamanlarda aldığı notlardan ve topladığı kaynaklardan, yazdığı eserleri oluşturmasında oldukça faydalanmıştır. Başta Amasya ile ilgili olmak üzere, çok sayıda tarihî eser ortaya koyan Olcay, bu eserlerinin neredeyse tamamını kendi el yazısıyla eski harfli olarak kaleme almıştır. Osman Fevzi Olcay'ın eserlerinden biri de Muhtasar Menâkıb-ı Mevlânâ isimli bu çalışmanın da konusunu oluşturan kitabıdır. 38 varaktan oluşan eser 12 Ekim 1940 tarihinde tamamlanmıştır. Eser, Mevlana'nın silsilesinin verilmesiyle başlar. Öncelikle Mevlana'nın babası Bahaeddin Veled'in hayatı hakkında bilgiler verildikten sonra Mevlana'nın hayatı ve menkıbelerine yer verilir. Sonrasında Mavlana'nın dost ve halifeleri ile oğlu Sultan Veled'in anlatıldığı eser, sonda yer alan şeyhlerin ve mevlevihanelerin listesinin verilmesiyle son bulur.
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi, 2018
Türk kültüründe Alevî-Bektaşî inancına dair yazılmış birtakım eserler bulunmaktadır. Bu eserler a... more Türk kültüründe Alevî-Bektaşî inancına dair yazılmış birtakım eserler bulunmaktadır. Bu eserler arasında velâyet-nameler önemli bir yer tutmaktadır. Bu çalışma, Alevî-Bektaşî inancına dair yazılmış iki velâyet-nâme üzerine yapılmış iki neşir çalışmasının tanıtımı hakkında olacaktır. Prof. Dr. M. Fatih Köksal tarafından hazırlanan bu iki çalışma Alevilik Araştırmaları Dergisi Yayınları arasından 2018 yılında çıkmıştır. Söz konusu eserlerden ilki Uzun Firdevsî tarafından manzum olarak yazılan Vilâyet-nâme-i Hâcî Bektaş Velî-i Horasanî'dir. Diğer eser ise Sultân Şücâ'e'd-dîn Velâyet-nâmesi'dir. Her iki eserin de tenkitli metni oluşturulmuş, sonlarında ise okuyucuların ve araştırmacıların faydalanmaları için arkaik kelimeler sözlüğü ile dizin eklenmiştir. Bu tanıtım yazısı ile yukarıda ismi geçen iki eser hakkında bilgi verilmek amaçlanmaktadır.
Türklük Bilimi Araştırmaları
Littera Turca Journal of Turkish Language and Literature, 2017
Özet İslam dünyasında önemli bir yere sahip olan Kasîde-i Bürde, İmam Busîrî tarafından kaleme al... more Özet İslam dünyasında önemli bir yere sahip olan Kasîde-i Bürde, İmam Busîrî tarafından kaleme alınmıştır. İmam Busîrî'nin gördüğü bir rüya üzerine yazdığı bu kaside, Hz. Peygamber'i övmesi yönüyle İslam dünyasında oldukça ilgi görmüştür. Kaside; Farsça, Türkçe, Urduca, İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca gibi çok sayıda dile tercüme edilmiştir. Türk-İslam coğrafyasında şifa vermesi niyetiyle hastalara okunmuş, camilerde makamla söylenmiş, medreselerde ders olarak okutulmuştur. Türk edebiyatında da çok sayıda tercüme ve şerhi bulunan kasidenin bir tercümesi de kaynaklarda zikredilmeyen bu tercümedir. Na'îmî mahlaslı biri tarafından kaleme alınan bu tercümenin tespit edilen tek nüshası Amasya Beyazıt Yazma Eser Kütüphanesinde yer almaktadır. Bu çalışmada söz konusu tercüme tanıtılacaktır. Öncelikle şekil ve çeviri hususiyetleri açısından değerlendirilecek olan eserin sonrasında metnine yer verilecektir.
Littera Turca Journal of Turkish Language and Literature, 2015
Bugüne kadar İslam ahlakı ve inanç prensipleri üzerine çok sayıda eser ortaya konmuştur. Bu eserl... more Bugüne kadar İslam ahlakı ve inanç prensipleri üzerine çok sayıda eser ortaya konmuştur. Bu eserlerin bir kısmı müstakil kitap olmakla birlikte bir kısmı da kasîde şeklinde olabilmektedir. Kasîde şeklinde olan akaid eserlerinden bir tanesi de Ali b. Osman Siraceddin el-Ûşî’nin Kasîde-i Emâlî’sidir. El-Ûşî’nin bu kasîdesi İslam akaidi üzerine yazılmış ve İslam coğrafyasında çok fazla ilgi görmüş bir eserdir. Rağbet gören bir eser olması Kasîde-i Emâlî’nin ezberlenmesine ve çok sayıda tercüme ve şerhinin yapılmasına neden olmuştur. Daha önceden yapılan çalışmalara göre Kasîde-i Emâlî’nin Türkçe 22 tane tercüme ve şerhine ulaşılmıştır. Mütercimi bilinmeyen mensur tercümelerden bir tanesini de Amasya Yazma Eser Kütüphanesinde tespit ettik. Bu tercüme ile birlikte üç tanesi mensur olmak üzere 12 tane Kasîde-i Emâlî tercümesi tespit edilmiştir. Bu çalışmada Ali b. Osman Siraceddin el-Ûşî’nin hayatı ve eserlerinden kısaca bahsedildikten sonra Emâlî tercüme ve şerhlerinin listesi verilecektir. Son bölümde tercümenin Amasya Yazma Eser Kütüphanesinden temin ettiğimiz iki nüshasının karşılaştırılmasıyla transkribe edilmiş şekli verilecektir.
Conference Presentations by Mevlüt İLHAN
İslam inanç esaslarını anlatmak amacıyla ortaya çıkan akaitnâme türünün Türk edebiyatında telif v... more İslam inanç esaslarını anlatmak amacıyla ortaya çıkan akaitnâme türünün Türk edebiyatında telif ve tercüme birçok örneği bulunmaktadır. Söz konusu akaitnâmelerden manzum olanlar Türk İslam edebiyatında oldukça ilgi görmüştür. Bu ilginin sebebi manzum akaitnâmelerin kolay ezberlenebilir olmasıyla açıklanabilir. Ali b. Osman el-Ûşî tarafından kaleme alınan Kasîde-i Emâlî de Türk İslam edebiyatında en fazla ilgi gören akaitnâmelerdendir. 1174 yılında yazılan ve İslam inanç esaslarının 67 beyitte manzum olarak anlatıldığı bir eser olan Kasîde-i Emâlî, Matûrîdiyye akaidi temelindedir. Bedü’l-Emâlî, Kasîdetü’l-Emâlî ve Kaside-i Lâmiyye isimleriyle meşhur olan eserin defalarca şerhleri ve tercümeleri yapılmıştır. Kaside-i Emâlî, Türk Edebiyatında da önemli bir yere sahiptir. Eserin Türkçede bilinen 12 tercümesi ve 12 şerhi bulunmaktadır. Çalışmamızda kasidenin ikisi mensûr onu manzum olmak üzere toplam 12 tercümesi ele alınmıştır. Söz konusu tercümelerden sekizinin mütercimi bilinmekle beraber dört tercümenin ise mütercimleri belli değildir. Tespit edilen manzum tercümelerin Kaside-i Emâlî metni ile şekil hususiyetleri açısından büyük ölçüde benzerlik gösterdiği saptanmıştır. Ayrıca tercümeler içinde en fazla nüshaya sahip olan (tespit edilen 13) Şem’î tercümesinin diğer tercümelere göre daha çok ilgi gördüğü söylenebilir. Bu çalışmada Kasîde-i Emâlî’nin Türkçe tercümeleri hakkında tespitler sunulacak ve kasîdenin Türk edebiyatına ve Türk toplumuna etkileri ortaya konulmaya çalışılacaktır.
1877 yılında Amasya’da dünyaya gelen Osman Fevzi Olcay, Amasya’nın tarihî, dinî ve ilmî yönlerini... more 1877 yılında Amasya’da dünyaya gelen Osman Fevzi Olcay, Amasya’nın tarihî, dinî ve ilmî yönlerini ele alan birçok araştırma yapmış ve bu konularda önemli eserler meydana getirmiştir. Eğitimini Amasya’da tamamlayan ve devletin farklı kademelerinde görev yapan Osman Fevzi Olcay 1973 yılında İstanbul’da vefat etmiştir. Amasya Şehri, Amasya Meşahiri, Amasya’da Gördüklerim İşittiklerim, Adliye Târihçesi, Muhtıra Defteri gibi telif eserlerinin yanında Mecmua-i Eşâr, Türklerin Faziletleri ve Övgüleri, Menâkıb-ı Hamza Nigârî gibi derleme ve çeviri türünde eserleri de bulunmaktadır.
Bunların yanında Muhtasar Menâkıb-ı Mevlâna isimli bir eseri de bulunan Osman Fevzi Olcay’ın kendi hattıyla 1940 yılında kaleme aldığı eser 40 varaktan ibarettir. Genel olarak rik’a hattıyla oluşturulan metinde yer yer kûfî, sülüs, ta’lik gibi hatlarla başlıklar, özel isimler, dua cümleleri ile ayet, hadis ve beyit alıntıları kaleme alınmıştır. Eserde yer alan ilk dipnotta, Osman Fevzi Olcay, Bahattin Veled Çelebi İzbudak’ın Menâkıb-ı Hazret-i Mevlânâ isimli eserini incelediğini, bu eserin muğlak ve anlaşılması zor ibareler ve sufiyane bir üslupla yazıldığını, kendisinin de eserin herkes tarafından kolayca anlaşılması için bu eseri özetlediğini ifade eder.
Bu bildiride öncelikle Veled Çelebi İzbudak’ın şu anda yayınlanmamış olan menakıbına değinilecek ardından da Osman Fevzi Olcay’ın muhtasarının ayrıntılı tanıtımına geçilecektir.
Anahtar kelimeler: Osman Fevzi Olcay, Menâkıb-ı Mevlâna, Amasya.
Özet
Osmanlı şiirinde daha çok erkek şairleri görmekteyiz. Buna karşın kadın şairlerin sayısı is... more Özet
Osmanlı şiirinde daha çok erkek şairleri görmekteyiz. Buna karşın kadın şairlerin sayısı ise oldukça azdır. Divan şiirinin bilinen ilk kadın şairi 15. yüzyılda yaşamış olan Zeynep Hanım olarak kabul edilmektedir. Zeynep Hanım'dan sonra Mihrî Hatun, Ayşe Hubbâ Hatun, Nisayî, Fitnat Hanım, Leylâ Hanım, Şeref Hanım, Nigâr Hanım gibi 40 civarı divan şairi kadın bilinmektedir. Bu şairelerimizden Mihrî Hatun, Şeref Hanım ve Leylâ Hanım divanları günümüze kadar ulaşmış ve söz konusu divanların neşirleri yapılmıştır. Bu çalışmada Osmanlı Devleti'nin az sayıda olan kadın şairleri hakkında yapılmış akademik çalışmalar tespit edilecek, söz konusu çalışmalar hakkında bilgi verilmeye çalışılacaktır. Bu çalışma ile hangi kadın şairlerimiz hakkında daha çok çalışma yapılmış ortaya konulacak ve bu ilginin sebepleri tespit edilmeye çalışılacaktır. Tespit edilen çalışmalar belli özelliklerine göre sınıflandırılacak ve çalışmanın sonunda elde edilen verilen ışığında genel bir değerlendirme yapılamaya çalışılacaktır.
Anahtar kelimeler: Osmanlı şiiri, kadın şairler, divan şiiri.
Abstract
We see more male poets in Ottoman poetry. However, the number of female poets is rather low. The first known female poet of Divan poetry is accepted as Zeynep Hanim who lived in the 15th century. After Zeynep Hanım, there are about 40 women of divan poetry such as Mihri Hatun, Ayşe Hubbâ Hatun, Nisayî, Fitnat Hanım, Leyla Hanım, Şeref Hanım and Nigâr Hanim. Mihri Hatun, Şeref Hanim and Leyla Hanım divans have reached to this date. These divans are published. In this study, the academic studies about the female poets of the Ottoman Empire which are few will be determined and information about the studies will be tried to be given. With this study, it will be revealed that more studies have been done about our female poets and the reasons for this interest will be tried to be determined. The identified work will be classified according to certain characteristics and an attempt will be made to make a general assessment of the given light obtained at the end of the study.
Editörlükler by Mevlüt İLHAN
Giriş İnsanoğlunun üç geçiş döneminden biri olan düğünlerde geçmişten itibaren birçok gelenekler ... more Giriş İnsanoğlunun üç geçiş döneminden biri olan düğünlerde geçmişten itibaren birçok gelenekler icra edilmiştir. Bu geleneklerin büyük bir çoğunluğu tarihsel çizgi içerisinde gelişmiş, değişmiş, unutulmuş ya da yavaş yavaş hafızalardan silinmeye başlamıştır. Okuntu ya da oku da unutulmaya yüz tutmuş gelenekler arasındadır. 21. Yüzyıl Türkiye'sinde Batı Akdeniz'in bazı kesimlerinde yaşamaya çalışan bu gelenek evlilik ve sünnet için düzenlenen düğünlere misafir davet etmek amacıyla gönderilmektedir. Sözlü, yazılı ya da nesne gönderimi gerçekleştirerek işlevine devam eden okuntu geleneğinin icra edilmesi için yufka, gömlek, havlu, çorap, seccade vb. maddi materyaller gönderilmektedir. Modernleşmenin getirdiği kolaylıklar neticesinde bu materyaller yerini davetiyelere ve elektronik davetiyelere bırakmıştır. Okumak fiili tarihsel çizgi içerisinde incelendiğinde Eski Uygur Türkçesi'nde çağırmak, davet etmek (Caferoğlu, 2021), Dîvânu Lugâti't Türk'te ol meni okı.dı" (o beni çağırdı) cümlesinde çağırmak anlamında kullanıldığı görülmektedir (Ercilasun ve Akkoyunlu, 2020). Kutadgu Bilig'de ise okıcı, okıkçı, okıtçı: davetçi anlamında kullanılmıştır. "Okumak fiili Türk edebiyatında destandan halk hikâyeciliğine geçiş ürünü olan Dede Korkut Hikâyeleri'nde ise ok atarak evlenme şart olarak kabul edilmektedir. Anadolu'da davet etmek anlamına gelen "okuntu" kavramının da ok atma ile münasebeti olduğu kabul edilmektedir (Alptekin, 2011). "Tanzimat Dönemi sanatçılarından olan Ahmet Mithat ise Jöntürk romanında okuntu geleneği hakkında şunları söylemektedir: "Düğün hazırlıkları tamamlandı. Gereken yerlere "okuyucular" gönderildi. "Okumak" bu kelime, Türkçede "davet" anlamına geliyordu. Fakat kadınlarımız, bu "okuyuculuk" kelimesini kullanıyorlardı da Türkçe anlamının "davetçilik" demek olduğunu hatırlarına bile getirmiyorlardı." (Ahmet Mithat Efendi: 2005).
Kibatek Yayınları, 2017
TAKDİM "Kadın" konulu bir "bilim şöleni" 1 düzenleme düşüncesi, yaptığımız bölüm seminerleri esna... more TAKDİM "Kadın" konulu bir "bilim şöleni" 1 düzenleme düşüncesi, yaptığımız bölüm seminerleri esnasında ortaya çıktı. Açık söylemeli ki, bölümümüzdeki öğretim elemanlarının hemen yarısının kadın olması bu fikrin esas saiki olmuştur. Bununla birlikte, hususiyle son zamanlarda kadına şiddet ve kadın cinayetleri haberlerinin akıl almaz hızla çoğalması, kadına öteden beri diğer toplumların belki de anlayamayacakları kadar değer veren Türk milletine yakışmayan bir hâl olarak maalesef önümüzde durmaktadır. Büyük ve köklü bir medeniyetin varisleri olan bu millet, şerefli kadınlarına yapılan bu aşağılanmaları asla kabul edemez. Nitekim biz de bölüm olarak kendi alanımız sınırlarında neler yapabiliriz sorusunun cevabını aradık. Bu hususta bilimsel bir etkinlik düzenleyerek dilimiz ve edebiyatımızda kadın konusunun araştırılması, yapılan çalışmaların akademik vasatta tartışılması ve nihayetinde bunların bir başvuru eseri olarak bilim dünyasının hizmetine sunulmasının, bize düşen en uygun icraat olacağı kanaatiyle bu toplantının fikir temeli atılmış oldu.
Kibatek Yayınları, 2017
VII şölenlerinin ikincisi olan Uluslararası Amasya Sempozyumu'na 400'e yakın başvuru oldu. Düzenl... more VII şölenlerinin ikincisi olan Uluslararası Amasya Sempozyumu'na 400'e yakın başvuru oldu. Düzenleme Kurulu tarafından yapılan uzun ve titiz incelemeler sonucunda ilkin yaklaşık 130 bildiri programa alındı. İlk duyurumuzda belirtilen tarihe kadar bildiri tam metinlerini göndermeyenler programdan çıkarıldı ve sonuçta 128 bilim adamı ve araştırmacı tarafından sunulacak 102 bildiri programa dâhil edildi.
Kibatek Yayınları, 2017
VII şölenlerinin ikincisi olan Uluslararası Amasya Sempozyumu'na 400'e yakın başvuru oldu. Düzenl... more VII şölenlerinin ikincisi olan Uluslararası Amasya Sempozyumu'na 400'e yakın başvuru oldu. Düzenleme Kurulu tarafından yapılan uzun ve titiz incelemeler sonucunda ilkin yaklaşık 130 bildiri programa alındı. İlk duyurumuzda belirtilen tarihe kadar bildiri tam metinlerini göndermeyenler programdan çıkarıldı ve sonuçta 128 bilim adamı ve araştırmacı tarafından sunulacak 102 bildiri programa dâhil edildi.
Amasya Üniversitesi Yayınları, 2019
Türkiye Diyanet Vakfı-Oş Devlet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları, Bişkek, 2018
Books by Mevlüt İLHAN
Uploads
Papers by Mevlüt İLHAN
Conference Presentations by Mevlüt İLHAN
Bunların yanında Muhtasar Menâkıb-ı Mevlâna isimli bir eseri de bulunan Osman Fevzi Olcay’ın kendi hattıyla 1940 yılında kaleme aldığı eser 40 varaktan ibarettir. Genel olarak rik’a hattıyla oluşturulan metinde yer yer kûfî, sülüs, ta’lik gibi hatlarla başlıklar, özel isimler, dua cümleleri ile ayet, hadis ve beyit alıntıları kaleme alınmıştır. Eserde yer alan ilk dipnotta, Osman Fevzi Olcay, Bahattin Veled Çelebi İzbudak’ın Menâkıb-ı Hazret-i Mevlânâ isimli eserini incelediğini, bu eserin muğlak ve anlaşılması zor ibareler ve sufiyane bir üslupla yazıldığını, kendisinin de eserin herkes tarafından kolayca anlaşılması için bu eseri özetlediğini ifade eder.
Bu bildiride öncelikle Veled Çelebi İzbudak’ın şu anda yayınlanmamış olan menakıbına değinilecek ardından da Osman Fevzi Olcay’ın muhtasarının ayrıntılı tanıtımına geçilecektir.
Anahtar kelimeler: Osman Fevzi Olcay, Menâkıb-ı Mevlâna, Amasya.
Osmanlı şiirinde daha çok erkek şairleri görmekteyiz. Buna karşın kadın şairlerin sayısı ise oldukça azdır. Divan şiirinin bilinen ilk kadın şairi 15. yüzyılda yaşamış olan Zeynep Hanım olarak kabul edilmektedir. Zeynep Hanım'dan sonra Mihrî Hatun, Ayşe Hubbâ Hatun, Nisayî, Fitnat Hanım, Leylâ Hanım, Şeref Hanım, Nigâr Hanım gibi 40 civarı divan şairi kadın bilinmektedir. Bu şairelerimizden Mihrî Hatun, Şeref Hanım ve Leylâ Hanım divanları günümüze kadar ulaşmış ve söz konusu divanların neşirleri yapılmıştır. Bu çalışmada Osmanlı Devleti'nin az sayıda olan kadın şairleri hakkında yapılmış akademik çalışmalar tespit edilecek, söz konusu çalışmalar hakkında bilgi verilmeye çalışılacaktır. Bu çalışma ile hangi kadın şairlerimiz hakkında daha çok çalışma yapılmış ortaya konulacak ve bu ilginin sebepleri tespit edilmeye çalışılacaktır. Tespit edilen çalışmalar belli özelliklerine göre sınıflandırılacak ve çalışmanın sonunda elde edilen verilen ışığında genel bir değerlendirme yapılamaya çalışılacaktır.
Anahtar kelimeler: Osmanlı şiiri, kadın şairler, divan şiiri.
Abstract
We see more male poets in Ottoman poetry. However, the number of female poets is rather low. The first known female poet of Divan poetry is accepted as Zeynep Hanim who lived in the 15th century. After Zeynep Hanım, there are about 40 women of divan poetry such as Mihri Hatun, Ayşe Hubbâ Hatun, Nisayî, Fitnat Hanım, Leyla Hanım, Şeref Hanım and Nigâr Hanim. Mihri Hatun, Şeref Hanim and Leyla Hanım divans have reached to this date. These divans are published. In this study, the academic studies about the female poets of the Ottoman Empire which are few will be determined and information about the studies will be tried to be given. With this study, it will be revealed that more studies have been done about our female poets and the reasons for this interest will be tried to be determined. The identified work will be classified according to certain characteristics and an attempt will be made to make a general assessment of the given light obtained at the end of the study.
Editörlükler by Mevlüt İLHAN
Books by Mevlüt İLHAN
Bunların yanında Muhtasar Menâkıb-ı Mevlâna isimli bir eseri de bulunan Osman Fevzi Olcay’ın kendi hattıyla 1940 yılında kaleme aldığı eser 40 varaktan ibarettir. Genel olarak rik’a hattıyla oluşturulan metinde yer yer kûfî, sülüs, ta’lik gibi hatlarla başlıklar, özel isimler, dua cümleleri ile ayet, hadis ve beyit alıntıları kaleme alınmıştır. Eserde yer alan ilk dipnotta, Osman Fevzi Olcay, Bahattin Veled Çelebi İzbudak’ın Menâkıb-ı Hazret-i Mevlânâ isimli eserini incelediğini, bu eserin muğlak ve anlaşılması zor ibareler ve sufiyane bir üslupla yazıldığını, kendisinin de eserin herkes tarafından kolayca anlaşılması için bu eseri özetlediğini ifade eder.
Bu bildiride öncelikle Veled Çelebi İzbudak’ın şu anda yayınlanmamış olan menakıbına değinilecek ardından da Osman Fevzi Olcay’ın muhtasarının ayrıntılı tanıtımına geçilecektir.
Anahtar kelimeler: Osman Fevzi Olcay, Menâkıb-ı Mevlâna, Amasya.
Osmanlı şiirinde daha çok erkek şairleri görmekteyiz. Buna karşın kadın şairlerin sayısı ise oldukça azdır. Divan şiirinin bilinen ilk kadın şairi 15. yüzyılda yaşamış olan Zeynep Hanım olarak kabul edilmektedir. Zeynep Hanım'dan sonra Mihrî Hatun, Ayşe Hubbâ Hatun, Nisayî, Fitnat Hanım, Leylâ Hanım, Şeref Hanım, Nigâr Hanım gibi 40 civarı divan şairi kadın bilinmektedir. Bu şairelerimizden Mihrî Hatun, Şeref Hanım ve Leylâ Hanım divanları günümüze kadar ulaşmış ve söz konusu divanların neşirleri yapılmıştır. Bu çalışmada Osmanlı Devleti'nin az sayıda olan kadın şairleri hakkında yapılmış akademik çalışmalar tespit edilecek, söz konusu çalışmalar hakkında bilgi verilmeye çalışılacaktır. Bu çalışma ile hangi kadın şairlerimiz hakkında daha çok çalışma yapılmış ortaya konulacak ve bu ilginin sebepleri tespit edilmeye çalışılacaktır. Tespit edilen çalışmalar belli özelliklerine göre sınıflandırılacak ve çalışmanın sonunda elde edilen verilen ışığında genel bir değerlendirme yapılamaya çalışılacaktır.
Anahtar kelimeler: Osmanlı şiiri, kadın şairler, divan şiiri.
Abstract
We see more male poets in Ottoman poetry. However, the number of female poets is rather low. The first known female poet of Divan poetry is accepted as Zeynep Hanim who lived in the 15th century. After Zeynep Hanım, there are about 40 women of divan poetry such as Mihri Hatun, Ayşe Hubbâ Hatun, Nisayî, Fitnat Hanım, Leyla Hanım, Şeref Hanım and Nigâr Hanim. Mihri Hatun, Şeref Hanim and Leyla Hanım divans have reached to this date. These divans are published. In this study, the academic studies about the female poets of the Ottoman Empire which are few will be determined and information about the studies will be tried to be given. With this study, it will be revealed that more studies have been done about our female poets and the reasons for this interest will be tried to be determined. The identified work will be classified according to certain characteristics and an attempt will be made to make a general assessment of the given light obtained at the end of the study.