Papers by Meryem Nakiboğlu
İnsanlar arasındaki kültür farklılıkları ve ekonomik eşitsizlikler gibi nedenler gündelik yaşamı ... more İnsanlar arasındaki kültür farklılıkları ve ekonomik eşitsizlikler gibi nedenler gündelik yaşamı olumsuz etkilemektedir. Bu olumsuz etkilerin sonuçlarına en çok maruz kalanlar ise çocuklardır. Çocukların yaşamını etkileyen bu gibi olumsuzluklar edebiyattan sinemaya kadar pek çok alanda karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmada, Türk Edebiyatının toplumcu/ gerçekçi anlayışa sahip yazar ve şairlerinden Sabahattin Ali'nin Arabalar Beş Kuruşa adlı eseri ile Göçmen Edebiyatı'nın önde gelen isimlerinden Yüksel Pazarkaya'nın Atkestanesi isimli kısa hikayeleri Hermeneutik bir yaklaşımla incelenecektir. Bu makalenin amacı ele alınan iki farklı edebiyata ait kısa hikayelerdeki zengin ile fakir, öteki ile ötekileştiren arasındaki ilişkiye ayrıştırıcı söylem bağlamında dikkat çekmektir. Bir diğer amaç ise her iki yazarın da içinde bulundukları toplumdaki farklı sınıflara ait insanların yaşadıkları sorunları kurgusal karakterlere nasıl ve ne şekilde yansıttıklarını göstermektir. Buna ek olarak, incelenen kısa hikâyelerde saptanan benzer ve farklı bulgular gün yüzüne çıkarılmaya çalışılacaktır.
İnsanların duygu ve düşüncelerini ifade etmesine dil denir. Dil, iletişimi sağlamakla yükümlü bir... more İnsanların duygu ve düşüncelerini ifade etmesine dil denir. Dil, iletişimi sağlamakla yükümlü bir olgu olduğu kadar geçmişin izlerini de taşır. Kuşaklar boyunca gelenek ve görenekler kültürü inşa eden diller yoluyla yeni nesillere aktarılır. Bir toplumda hâkim dil dışında birden fazla dil konuşulabilir. Baskın dilin etkisiyle diğer diller harmanlanarak karma bir dil olarak yaşamlarını sürdürürler. Bu çalışmada dillerin etkileşim içerisinde olduğu iki dilli bireyler arasında heterojen yeni kalıp cümle ve sözcükler oluşturulduğu görülmüştür. Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi dili Türkçedir; lakin bu coğrafyada Arapça, Kürtçe ve Ermenice başta olmak üzere farklı diller etkin bir şekilde konuşulur. Türkiye Cumhuriyeti'nde Türkçenin haricinde birçok dilin konuşulduğu ele alındıktan sonra bu diller arasından seçilen Arapça, Kürtçe ve Lazca hakkında bilgiler verilmiştir. Diller, alfabetik sıraya göre ele alınmıştır. Bu dillere ait toplumların tarihi, lehçe ve konuşulduğu coğrafyalar irdelenmiştir. Aynı zamanda günümüzde köyden kente göçlerin de etkisiyle söz konusu olan dillerin geniş coğrafyaya yayılmasına odaklanılmıştır. Bu çalışmada tercih edilen dillerin Türkçeden etkilenimi, kod değişimleri, kod yansımaları ve dil aşınımı gibi dilbilimsel konulara değinilmiştir. Bu bağlamda kültürbilimden faydalanılmıştır. Ele alınan dillerin farklı yaş grupları ve eğitim seviyelerinden olan konuşucuları ile yapılan görüşmeler dâhilinde örneklere yer verilmiştir.
JOURNAL OF CURRENT DEBATES IN SOCIAL SCIENCES
In this study, the works of two American authors were analyzed by the method of comparism. The st... more In this study, the works of two American authors were analyzed by the method of comparism. The stories, The Yellow Wallpaper written by Charlotte Perkins Gilman in 1892 and The Story of an Hour written by Kate Chopin in 1894, were examined in a feminist way. Literature, one of the centers of interest of feminism, paved the way for the birth of feminist literary criticism. Feminist literary criticism, which approaches the place and problems of women in society through literary texts, has brought a new perspective to the patriarchal literary world. Thus, in this study, the marginalization of women by society from the point of view of feminist literary criticism is addressed and the starting point of the short story is touched upon first. Later, without ignoring the social/historical reality about women, the contributions of the feminism movement to literature were tried to be determined. In both of the stories we have covered, autobiographical features are predominantly related to the lives of the authors. The wave of feminism that rose in the field of literature in the mid-nineteenth century and continued to be dominant in the twentieth century was instrumental in making Gilman and Chopin's voices heard more widely. The Yellow Wallpaper and The Story of an Hour addressed the type of woman who symbolizes the exclusion of women due to the male dominant culture and the exclusion of women who cannot be heard due to the masculine dominant culture, drawing attention to the rejection of the roles assigned to women by patriarchal society. In these two stories, which emphasize that women can lead independent lives without any intervention, it is tried to convey to the reader with various images that women can exist as individuals alone in society.
DergiPark (Istanbul University), May 31, 2019
Alman Dili ve Kültürü Araştırmaları Dergisi
Bu çalışmada Amerika’da alt-kültürü oluşturan caz müziğin evrilmiş hali olan Swing alt-kültürünün... more Bu çalışmada Amerika’da alt-kültürü oluşturan caz müziğin evrilmiş hali olan Swing alt-kültürünün 1930’ların Nasyonel Sosyalist Almanyası’ndaki gençlere etkisi üzerinde durulmuştur. Swing alt-kültürü ve Almanya’daki yansıması olan bu alt-kültürü oluşturan gençlerin giyim tarzları, savunma amaçlı ellerinden bırakmadıkları şemsiyeleri, Swing grup üyeleriyle özdeşleşen ıslıkları ve müzikleri ele alınmıştır. Bu alt-kültürün etkisinin görüldüğü Nazi Almanya’sını anlatan 1993’te gösterime sunulmuş, Amerikan yapımı Thomas Carter imzalı film incelenmiştir. Fikirlerini müzik ve dans eşliğinde yansıtan söz konusu gençliğin aynı zamanda İkinci Dünya Savaşı’nda maruz kaldıkları acı gerçeklikler ortaya konulmuştur. Filmde en fazla sivilin öldürüldüğü, ırkçılığın gündeme geldiği İkinci Dünya Savaşı’nın gerçekliklerine de dikkat çekilmiştir. Alt-kültürlerin bir kısım gençler tarafından egemen kültüre karşı tepkilerinin ortaya konulmasının hedeflendiği bu çalışmada odak noktası, kendilerini alt-kül...
The article is devoted to the study of the phenomenon of semantical word-formation in A.S.Pushkin... more The article is devoted to the study of the phenomenon of semantical word-formation in A.S.Pushkin's works. The author considers the most efficient derivative models of proper names in the text of "Eugene Onegin" and shows the role of semantical transformation in poetic diction. In conclusion, the author gives some patterns related to the semantical derivation of proper names in the novel in verse, in particular, such as changing the level of nouns, the acquisition value of the synthesis, etc.
sonra ortaya çıkan, "Yıkım Edebiyatı" (Trümmer Literatur), "Sıfır Noktası" (Null Stunde) ya da "K... more sonra ortaya çıkan, "Yıkım Edebiyatı" (Trümmer Literatur), "Sıfır Noktası" (Null Stunde) ya da "Kahlschlagliteratur" olarak bilinen edebiyatın tanınmış, genç ve en önemli kısa hikâye yazarlarından birisidir. O, hikâyelerinde genellikle yıkılan evleri, parçalanan aileleri, yoksulluk, çaresizlik, ölüm, yıkım, savaş sonrası yurduna döndüğü halde evlerini ve ailelerini bulamayanların dramatik halleri gibi konuları ele alır. Biz bu çalışmamızda, Borchert'in hikâyelerinde işlenen, savaş travmaları sonrasında insanların ruh hallerini, yaşama tutunabilme mücadelelerini, savaşın tüm acımasızlığını en güzel biçimiyle yansıttığı "Mutfak Saati" adlı öyküsünü ele alarak psikanaliz yöntemiyle incelemeye çalışacağız. O dönemde ne halkın ne de askerlerin psikolojisi sağlıklı değildir. Savaş, tüm ülke insanlarını olumsuz yönde etkilemiş, hayatta kalabilenlerin ise yaşamları boyunca unutamayacakları derin izler bırakmıştır. Yazarlar toplumun yaşam biçimine ayna tutan kişiler olarak varsayıldığında Borchert özellikle savaş dönemini bizzat yaşamış, kendisi de savaşmak istemediği için tüm baskı ve zorluklarla mücadele ederek bedelini fazlasıyla ödemiştir. Borchert'in bu kısa hikâyesi yalnız yaşandığı döneme değil aynı zamanda günümüz dünyasına da ışık tutmakta ve savaşı yaşayan insanların ruh halini bize çok sade bir dille anlatmaktadır. Hikâyede ne adı, ne de kimliği ile ilgili yeterli bilgi olmayan kahramanın askerlikten dönüşü, evlerinin yıkılması sonucu yıkıntılardan geriye kalan tek hatıra olan mutfak saatini sahiplenmesi ve bu çerçevede geçen konuşmalardan yola çıkarak kahramanın bilinçaltını ve geçmişini psikanaliz yöntemiyle tespit etmeye çalışacağız.
KARE
Günter Grass’ın “Solaklar” isimli hikâyesi ile Gabriele Wohmann’ın “Yeşil Daha Güzel” isimli hikâ... more Günter Grass’ın “Solaklar” isimli hikâyesi ile Gabriele Wohmann’ın “Yeşil Daha Güzel” isimli hikâyesi, Alman Edebiyatı içerisinde savaş dönemi sonrasını yansıtan edebi eserlerdir. Alman Edebiyatında “Savaş Sonrası” olarak adlandırılan bu dönem, insanları maddi/manevi, psikolojik ve politik açılardan çok fazla etkilemiştir. Bireylerin özel hayatlarından başlamak üzere toplumsal hayatta yer alan varlık, görünüş, düşünce ve fiziksel özellikleri gibi unsurlar eleştirilip, ötekileştirilmişlerdir. İncelenen iki eser, bireylere toplum tarafından dayatılmış olan düşünce ve güzellik algısı etrafında karakterlerin düşünce dünyası yönünden ele alınmıştır. Eserler konusu itibariyle, toplum tarafından birey üzerinde aynı düşüncenin her zaman kabul edilebilir, doğru ve güzel olduğu algısını okuyucuya eleştirel bir yolla aktarmaktadır. Toplum içinde kalıplaşmış yargılar yöntemiyle bireylerin düşünce dünyası aydınlatılmaya çalışılmıştır. Bu çalışmada Günter Grass’ın Solaklar ve Gabriele Wohmann’ın ...
Anadilden baska, iki ya da daha fazla dile sahip olan insanlar konusurken bazen farkinda olmadan,... more Anadilden baska, iki ya da daha fazla dile sahip olan insanlar konusurken bazen farkinda olmadan, bazen de bilincli olarak diller arasi gecisler yaparlar. Bu gecisler dilbiliminde “Code switching” (Kod kaydirmasi) olarak tanimlanir. Bu durum cok dilli ve cok kulturlu bir toplum icinde yasayan Almanya’daki Turkler icin de gecerlidir. Almanya’da yasayan Turkler hem konusurken hem de yazarken cumle icinde bir anda Turkceden Almancaya ya da Almancadan Turkceye kod-gecisi yaparlar. Bu calismada “Alamanya Turkuleri” eserlerinden secmis oldugumuz uc turku dilbilimsel bakis acisiyla betimleyici ve niteliksel yontemler kullanilarak tematik kategoriler yoluyla incelenip, Almanya’da yasayan Turklerin soz konusu bu kod degisimi, “Codeswitching”i ve bu yolla gocmenlerin dile yansiyan manifestosu karma/melez dilde (Pidgin) gosterilmeye calisilacaktir.
Bu calismada Almanya’ya isci olarak giden ilk Turk neslin torunlari olan ucuncu ve dorduncu kusak... more Bu calismada Almanya’ya isci olarak giden ilk Turk neslin torunlari olan ucuncu ve dorduncu kusak genclerin Alman toplumunda yasadiklari sosyo-kulturel ve psikolojik sorunlari saptanmaya calisilacaktir. Arastirma nesnesi olarak “kurmaca” dalinda 2007 Adolf Grimme odulunu alarak Turk-Alman sinemasinda onemli bir basariya imza atmis bulunan yonetmen Zuli Aladag’in 2006 yilinda cektigi, Almanya’daki Turk gencligini konu alan “Ofke” adli filmi incelenecektir. Almanya’da cok kulturlu ortamda yetisen genclerin, toplumda egemen kultur disinda kendi aralarinda olusturduklari dia-kultur ve bu alt kulturleri olusturmaya iten sorunlar film cercevesinde nitel yontemle gozlemlenecektir. Almanya’daki Turk gencligin dâhil oldugu dia-kulturleri baglaminda yapilan incelemede genclerin toplandiklari mekânlar, kullandiklari dil ve ifade bicimleri, dinledikleri muzikler, giyim tarzlari ve takilari esas alinacaktir. Belirlenen sorunlar incelenirken nesiller arasi catismaya, aile ici iliskilere, iki kult...
International Journal of Language Academy, 2017
War has an impact on humanity and also especially children, It leaves deep psychological scars ir... more War has an impact on humanity and also especially children, It leaves deep psychological scars irradicably on children's moods and the scars never disappear in children's lives lifelong. The war has permanent damage impact on children and effects psychologically, traumatically, physically. One of them is 13 years old, originally Jewish and daughter of German Mother Anne Frank who has faced all these problems and experienced Second World War and Hitlerite Germany. Anne Frank is just one example of children who are had to live like prisoners in-house and her life was enserfed instead of living life to the fullest. As it was in the past, nowadays many wars are created and millions of children's live send because of greedy and profits of governments all around the World. In this article Hitlerite Germany, Jewish People's social conditions and exiles, burning book which is belong to Jewish Poems, the difficulty encountered, Anne Frank, her house which was she hidden and Anne Frank's journal in the direction of path of war will be analysed with the method of psycho-social dimensions and new historicism model.
1950’lerden sonra tum dunyada Rock’n Roll muzik tarzinin etkileri gorulur. Ilerleyen surecte Rock... more 1950’lerden sonra tum dunyada Rock’n Roll muzik tarzinin etkileri gorulur. Ilerleyen surecte Rock’n Roll giderek muhalif bir kimlik kazanir. Bu politik tavir, irkciliga ve savasa karsidir. Bu surec, politik hegemonyaya karsi olan muhalif dusuncelerin dile getirildigi bir zaman dilimidir. Cem Karaca, Anadolu pop muziginin onemli temsilcilerinden biridir. Rock’la muzige baslayan Karaca 1970’li yillarin ikinci yarisinda yaptigi calismalarda buyuk kentlerde yasanan proleterlesme surecine ve bu surece bagli olarak sekillenen toplumsal sorunlara odaklanir. Bu calismalar muzikal olarak Anadolu Pop’u kapsar ve zamanla onu asarak progressive rock’a yonelir. Karaca, ozellikle proletarya kesiminin sesi olur. 1979’da bir turne icin gittigi Almanya’da bulundugu sirada 12 Eylul askeri darbesi olunca, yurda donemez ve yurttasliktan cikarilir. Almanya’da kaldigi sure icinde Almanca ogrenerek oradaki iscilerin de sesi olur. Bu makalede Karaca’nin 1987’de yurda donmesine kadar gecen surecte Almanya...
Diyalog Interkulturelle Zeitschrift Für Germanistik, 2020
Dietary restriction (DR) increases lifespan in a broad variety of organisms and improves health i... more Dietary restriction (DR) increases lifespan in a broad variety of organisms and improves health in humans. However, long-term transgenerational consequences of dietary interventions are poorly understood. Here, we investigated the effect of DR by temporary fasting (TF) on mortality risk, age-specific reproduction and fitness across three generations of descendants in Caenorhabditis elegans. We show that while TF robustly reduces mortality risk and improves late-life reproduction of the individuals subject to TF (P 0), it has a wide range of both positive and negative effects on their descendants (F 1-F 3). Remarkably, great-grandparental exposure to TF in early life reduces fitness and increases mortality risk of F 3 descendants to such an extent that TF no longer promotes a lifespan extension. These findings reveal that transgenerational trade-offs accompany the instant benefits of DR, underscoring the need to consider fitness of future generations in pursuit of healthy ageing.
HUMANITAS - Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 2016
günümüzde hâlâ beğeniyle okunan Alman Edebiyatının en önemli yazarlarındandır. Yazar, farklı türd... more günümüzde hâlâ beğeniyle okunan Alman Edebiyatının en önemli yazarlarındandır. Yazar, farklı türde edebi eserleriyle dikkat çeker. Hesse'nin incelemiş olduğumuz Augustus adlı masalı yalnız çocuklara hitap etmekle kalmaz, aynı zamanda büyüklerin de kendilerine pay çıkarabilecekleri özellikler taşır. Hesse'nin Yabanc bir Gezegenden Tuhaf Haberler adlı kitabında yer alan Augustus Masalı annesi tarafından seslendirilmiş bir dilek sonucunda, tüm insanlar tarafından adeta tapılırcasına sevilip yüceltilen, tüm istekleri sevenleri tarafından yerine getirilen Augustus'un öyküsünü anlatılır. Augustus, çevresinde yaşadığı aşırı sevgi ve ilgi sonucu histerik olur; övülmekten çok yerilmeyi, sevilmekten çok yalnız bırakılmayı tercih eder. Kendisine gösterilen aşırı sevgi ve ilgiden sıkılan kahraman intiharı bile düşünür hale gelir. Masalın ikinci önemli başkahramanlarından Bay Biswanger Augustus'un yardımına koşar; böylece Augustus insanların ilgi ve sevgisinden arınıp normal bir insan olarak hayata devam eder. Bu çalışmada masal ve masal çeşitlerine değinilip Augustus'un hangi masal türüne ait olduğuna ve bu masalın özelliklerine yer verilecektir. Daha sonrasında ise Rus halkbilimci Vladimir Propp'un 31 maddeden oluşan masal inceleme ölçütlerine göre Augustus Masalı ele alınacaktır. Propp'un veri ve sembollerine göre karşılaştırılacaktır. Söz konusu masalın işlevselliği Propp'un Masaln Biçimbilimi metoduyla çözümlenecektir.
Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sep 28, 2021
İnsan, "eylemlerini belirli bir anlam çerçevesinde değerlendiren, bunları seçip neticesinde karşı... more İnsan, "eylemlerini belirli bir anlam çerçevesinde değerlendiren, bunları seçip neticesinde karşılaştıklarının sorumluluğunu alabilen" tek varlıktır. Fakat güçlünün zayıf olana hükmettiği, eşitliksiz bir sistem içerisinde, zamanla bağımlılaşan, itaatkâr ve güdülen bireyler meydana gelmektedir. Bu bağlamda aynı dönemde, farklı uluslarda yaşamış olan Bertolt Brecht ve Sait Faik Abasıyanık'ı ortak bir noktada buluşturan etmen; birey ve toplum düzleminde karşılaşılan her sorunun aklı rehber edinerek, eleştirel bakışı özümseyerek çözümlenebileceğine olan inançlarıdır. Bu çalışmamızda iki farklı coğrafyada, iki farklı dilde kaleme alınan; Abasıyanık'ın Sinağrit Baba isimli kısa öyküsü ile Brecht'in Köpek Balıkları İnsan Olsaydı isimli kısa öyküsü hermeneutik yöntem ile incelenmiştir. Amaç; her iki yazarın da sisteme ve topluma yönelik eleştirel tutumunu karşılaştırmalı bir anlayış ile açıklamaktır. Yapılan çalışma sonucunda her iki yazarın da alegorik bir anlatım ile ele aldıkları kısa öykülerde, güçlü/zayıf, ezen/ezilen, etken/edilgen gibi karşıtlıklara, insanın yozlaşmasına ve buna neden olan mevcut sisteme yönelik evrensel bir eleştiri getirdiği gözlemlenmiştir.
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2021
BORDER CROSSING, 2017
sonra ortaya çıkan, "Yıkım Edebiyatı" (Trümmer Literatur), "Sıfır Noktası" (Null Stunde) ya da "K... more sonra ortaya çıkan, "Yıkım Edebiyatı" (Trümmer Literatur), "Sıfır Noktası" (Null Stunde) ya da "Kahlschlagliteratur" olarak bilinen edebiyatın tanınmış, genç ve en önemli kısa hikâye yazarlarından birisidir. O, hikâyelerinde genellikle yıkılan evleri, parçalanan aileleri, yoksulluk, çaresizlik, ölüm, yıkım, savaş sonrası yurduna döndüğü halde evlerini ve ailelerini bulamayanların dramatik halleri gibi konuları ele alır. Biz bu çalışmamızda, Borchert'in hikâyelerinde işlenen, savaş travmaları sonrasında insanların ruh hallerini, yaşama tutunabilme mücadelelerini, savaşın tüm acımasızlığını en güzel biçimiyle yansıttığı "Mutfak Saati" adlı öyküsünü ele alarak psikanaliz yöntemiyle incelemeye çalışacağız. O dönemde ne halkın ne de askerlerin psikolojisi sağlıklı değildir. Savaş, tüm ülke insanlarını olumsuz yönde etkilemiş, hayatta kalabilenlerin ise yaşamları boyunca unutamayacakları derin izler bırakmıştır. Yazarlar toplumun yaşam biçimine ayna tutan kişiler olarak varsayıldığında Borchert özellikle savaş dönemini bizzat yaşamış, kendisi de savaşmak istemediği için tüm baskı ve zorluklarla mücadele ederek bedelini fazlasıyla ödemiştir. Borchert'in bu kısa hikâyesi yalnız yaşandığı döneme değil aynı zamanda günümüz dünyasına da ışık tutmakta ve savaşı yaşayan insanların ruh halini bize çok sade bir dille anlatmaktadır. Hikâyede ne adı, ne de kimliği ile ilgili yeterli bilgi olmayan kahramanın askerlikten dönüşü, evlerinin yıkılması sonucu yıkıntılardan geriye kalan tek hatıra olan mutfak saatini sahiplenmesi ve bu çerçevede geçen konuşmalardan yola çıkarak kahramanın bilinçaltını ve geçmişini psikanaliz yöntemiyle tespit etmeye çalışacağız.
sonra ortaya çıkan, "Yıkım Edebiyatı" (Trümmer Literatur), "Sıfır Noktası" (Null Stunde) ya da "K... more sonra ortaya çıkan, "Yıkım Edebiyatı" (Trümmer Literatur), "Sıfır Noktası" (Null Stunde) ya da "Kahlschlagliteratur" olarak bilinen edebiyatın tanınmış, genç ve en önemli kısa hikâye yazarlarından birisidir. O, hikâyelerinde genellikle yıkılan evleri, parçalanan aileleri, yoksulluk, çaresizlik, ölüm, yıkım, savaş sonrası yurduna döndüğü halde evlerini ve ailelerini bulamayanların dramatik halleri gibi konuları ele alır. Biz bu çalışmamızda, Borchert'in hikâyelerinde işlenen, savaş travmaları sonrasında insanların ruh hallerini, yaşama tutunabilme mücadelelerini, savaşın tüm acımasızlığını en güzel biçimiyle yansıttığı "Mutfak Saati" adlı öyküsünü ele alarak psikanaliz yöntemiyle incelemeye çalışacağız. O dönemde ne halkın ne de askerlerin psikolojisi sağlıklı değildir. Savaş, tüm ülke insanlarını olumsuz yönde etkilemiş, hayatta kalabilenlerin ise yaşamları boyunca unutamayacakları derin izler bırakmıştır. Yazarlar toplumun yaşam biçimine ayna tutan kişiler olarak varsayıldığında Borchert özellikle savaş dönemini bizzat yaşamış, kendisi de savaşmak istemediği için tüm baskı ve zorluklarla mücadele ederek bedelini fazlasıyla ödemiştir. Borchert'in bu kısa hikâyesi yalnız yaşandığı döneme değil aynı zamanda günümüz dünyasına da ışık tutmakta ve savaşı yaşayan insanların ruh halini bize çok sade bir dille anlatmaktadır. Hikâyede ne adı, ne de kimliği ile ilgili yeterli bilgi olmayan kahramanın askerlikten dönüşü, evlerinin yıkılması sonucu yıkıntılardan geriye kalan tek hatıra olan mutfak saatini sahiplenmesi ve bu çerçevede geçen konuşmalardan yola çıkarak kahramanın bilinçaltını ve geçmişini psikanaliz yöntemiyle tespit etmeye çalışacağız.
Yasanan iki buyuk dunya savasi sonrasinda ozellikle kadin yazarlar kadinlarin toplum icindeki olm... more Yasanan iki buyuk dunya savasi sonrasinda ozellikle kadin yazarlar kadinlarin toplum icindeki olmayan yerini ve yasadiklari problemleri elestirel bir sekilde dile getirmeye baslamislardir. 1970’li yillarin baslangicindan itibaren kadin hareketlerinin ivme kazanmasiyla kadin yazarlar hem cinslerinin yasamlarina duyarsiz kalmayarak kadin sorunsalini ele almislardir. Soz konusu kadin hareketlerinden etkilenen yazarlardan biri de Avusturyali yazar Elfriede Jelinek’tir. Jelinek’in “Liebhaberinnen” (1975) adli eseri “kadinlarin erkek egemen toplumda hemen hemen her bakimdan olumsuz hallerini ve bu durumun ortaya cikmasinda ozellikle kadinlarin kadinlar aleyhine rolunu” gostermesi acisindan oldukca onemlidir. Bu makalede genel olarak baskin erkek toplum yapisinin kadinlar uzerindeki etkisine, sevgi ve askin yerini maddiyatin almasina, kadinlarin ekonomik guc karsisinda kisiliklerinden odun vermelerine, icinde bulunduklari durumu dengelemek adina, kadinlarin kiz cocuklarina ve hemcinslerin...
Uploads
Papers by Meryem Nakiboğlu